24 Haziran 2013

Ceplerimde Düşler Vurayım Kendimi Sokaklara


Dilenci çocukların çorapsız ayakları üşümeyecek artık, yaz geldi.  Karınları gene aç olacak
ama etleri gene dayaktan mor.  Huzursuz uykuları sürecek sıcak yaz geceleri boyunca da.  Yarı aç mideler, sidik kokulu yataklar, kirli tırnaklar eşlik edecek çocukluk fotoğraflarına.  Öldürücü sıcağın korkusundan duvar diplerine saklanacaklar. Gölgelere oturup da öyle bekleyecekler tartılacak ablaları, abileri.  Onlar şöyle bir çıkıp baskülün üstüne inecekler ve birkaç kuruş verecekler acıma duygusuyla. Oysa ben onlara gökyüzü dolusu düşler vermek isterdim.  Güven duygusuyla tatlanmış uykular, sevildiğini bilmenin verdiği pervasız yatışlar vermek isterdim.  Beşparmaklar boyunca özgürlükleri olsun isterdim minicik yüreklerinde. Küçücük başlarının iz bırakacağı yumuşak yastıkları olsun isterdim.

 Kocaman bir süngerim olsun isterdim billur sulara daldırdığım, onların küçücük dünyalarından acıyı, kederi, yokluğu bir çırpıda silmek isterdim.  Seçimden seçime hatırlanan kırık salıncaklı parklara değil yemyeşil çimenli, kocaman ağaçlı, kaydıraklı bahçelere salmak isterdim onları. Kahkahaları kuş cıvıltılarına karışsın, gülmekten karınları ağrısın isterdim.  Ceplerimde sakladığım düşlerimden vermek isterdim onlara. Kendi çocukluğumdan biriktirdiğim sevgilerimden, çocuk düşlerimden kalan gülüşlerimden. 

Tek tek sokakları dolaşmak ve sevgisiz çocukları toplamak isterdim.  Onların gözlerine bakmak,  o masum parıltıları solduran acılardan kurtarmak isterdim onları.  Sihirli ellerim olsa keşke. Sihirli ellerim olsa, gece gündüz uyumaz bulurdum onları, dokunurdum gövdelerindeki hırpalanmışlıklara, silerdim dayağın, çimdiğin izlerini tazecik tenlerinden. Sonra elciklerine dokunurdum kendi ellerimle. Sokakların pisliğini, isi, kiri silerdim avuçlarından. Yumuşacık ve tertemiz olmalı çocukların elleri. 

Çocukluk düşlerimi doldurup ceplerime tutayım Lefkoşa’nın ve Karpaz’ın sokaklarını.  Boynu bükük, dünyası kara, rengi soluk çocukları bulayım tek tek.  Onlara gelecek güzel günlerin düşlerinden vereyim. Düşleri olmalı çocukların. Bilsinler ki sadece keder yok bu dünyada, sadece keder verenler yok.  Kocaman eller vurmak için kalkmaz bir tek, kocaman sevgiler sunan eller vardır. Sokakları pis, evleri fakir, yaşamları sefil ülkeler yok sadece, yaşam bundan ibaret değil.  Böylesi yaşamların suçlusu onlar değil. Bilmeli çocuklar, hiçbir kötülüğün suçlusu çocuklar değildir.  Onlara gelecek güzel günlerin düşlerini vermeli önce, önce düşleri olmalı çocukların.  Düşleri olursa eğer geleceği yaratacak güçleri de olur belki... belki. Vermeli onlara en temiz, en sevgili, en dost dünyanın düşlerini. Savaşsız, kavgasız, silâhsız bir dünyanın düşlerini.

Doldurayım düşlerimi ceplerime vurayım kendimi sokaklara. Tapusu cumhurbaşkanına çıkarılmamış yurt düşlerimden vereyim, vatan sevgisinin kimselere ihale edilmediği özgür ülke düşlerimden vereyim.  Kaleme karşı silâh çekilmeyen, barışçı insanların yaşadığı Kıbrıs düşlerim var ceplerimde, kimsenin kimseyi hain ilân etmediği, okullarda aç çocuklar varken kedi gözü mersedes siparişi veren başbakanların olmadığı düşlerimden vereyim.  Çocuklarına savaşmayı ve tetiklere dokunmayı değil sevgi ve hoşgörüyle yaratılacak yeni bir dünyanın umutlarını öğreten düşlerim var benim.  Kendi çocuklarını aç bırakarak, göç yollarına düşürerek onların geleceğinden yiyen, onların geleceğinden keserek ceplerini dolduran kıyıcı yöneticilerin olmadığı, insanına yakın, adil ve paylaşımcı, gerçek liderlerin yaşadığı Kıbrıs düşlerimden vereyim.