21 Ekim 2013

Gül, Zil ve Şal


Kendime bir gül aldım bugün
 Çok kırmızı, inanılmaz.
 Takıp kulağıma
 Başladım yeni bir dansa
 Adanmış tanrıya
 Derken yeni bir şey
 Yeni bir ses katıldı
 Gülle süren çılgın dansımıza
 Kim olabilir ki bu pervasız,
 Bu destursuz misafir;
 Zil!
 Çıplak omzumda 
 Aşka teslim kanat sesleri,
 Esrik bir Ağaç 
 Yaladı geçerken gövdemi.
 Su, dedim,
 Gök delindi.
 Işık, dedim
 Venüs geldi.
 Üşüdüm,
 Şalın nefesi kor gibiydi
 Deldi,

 Geçmedi...

Kafeste Bir Kuştu Arzu


Bak, açıyorum kapıyı
 Düş bahçeme giresin
 Ne öncesi var bu yolun
 Ne sonrası, bilesin.

 Kafeste bir kuştu arzu
 Buz kırağı prangası
 Yürek delen nal sesleri
 Kırdı geçti yasakları

 Tenimi azdıran kimdir,
 Kimdir kapımı çalan.
 Kuşuçuran bir deli
 Cevap verir uzaklardan

 Yalnızlığı kırbaçlayan tenindir
 Doru attır yüreğinde koşturan
 Odunuyum ateşinin
 Su döktükçe alazlanan.

Yağmur Yağıyor Dışarıda


Yağmur yağıyor dışarıda
 Ben içerideyim
 İncir ağacı da dışarıda
 Kır yeleli azgın at da.
 Habire bekle dur
 Çatladı çatlayacak
 Narın da canı burnunda
 İnce bir sızı gezinip duruyor
 Çimenliğin oralarda.