14 Şubat 2014

Kurşun-i (23)



Kaç kere öldürdüm kendimi
Kaç kere doğurdum kendimden
Kaç kere yazıp kaderimi
Kaç kere sildim ben
Korktum ne kadar
Ve döndüm yolumdan
Yeminim var ta kalu bela'dan
Varacağım menzile
Pervane, ahh pervane
Varacağım menzile

Kurşun-i (22)



Ve giderim
En uzağa
Ve keserim
En derinden
Yara yara
Ve susarım
Bir daha
Hiç konuşmam
Konuşmam asla...

Kurşun-i (21)




Oturup bir çatı kenarına
Açıp içimin çeşmesini
Akıtsam can suyumu
Akıtsam şu susuzluğa

Kurşun-i (20)



Dikip gözlerimi ufka
Uzun uzun bakınca
İçine kanar dünya

Kurşun-i (19)



Bir gün insana uyanıyorum
Bir gün tanrıya
Bir gün durgun suyum
Bir gün fırtına
Kışım başka, yazım başka
Mevsim benim
Sıcak başka, soğuk başka

Kurşun-i (18)




Alıp kendimi kucağıma
Taşıdım su yatağına
Bir yarım su oldu
Bir yanım sema
Sen uçuyordum içimde
Sevdalımdın
Turna

Kurşun-i (17)




İçimde iki hecedir mana
İki ateş, iki su, iki elma
Yan yana
Can cana
Sev Da...

Kurşun-i (16)




Vitrinde duruyordu
Duruyordu elbise
En sevdiğimden
Çingene

Kurşun-i (15)




İçim, ah içim, içim içim
Damar damar, hücre hücre
Aldığım her nefeste
Ve her değdiğinde
Kirpiğim kirpiğime
Batıyorum diken gibi
Batıyorum kendime

Kurşun-i (14)



Soğuk pencere kenarını
Her sabah ısıtan kimdir
Bir garip derviş sanki
Sanki dalında
Çiçek açmış festikan
Ovada sessiz bir çiçek
Rengini dahi sakınan

Kurşun-i (13)



Öpünce en karanlık yerimden
Kuş kurtulur kafesten

Kurşun-i (12)




Bir avuç tuzdu elimde
Bir avuç buluttu
Bir dilim ekmekti elimde
Bir küçük kuştu
Göz açıp kapayınca 
Tuz suya döndü
Bulut yağmura
Ekmek et olmuştu
Kuş toprağa...

Kurşun-i (11)



Açtım yüreğimi zeytine
Damıtıp acıyı içimde
Bıraktım katre katre
Zeytindir, sırdaştır
Aldı yatırdı beni
Dallarında ninniledi
Uyudum en derin uykumu
Uyandım ki yağmurdum
Yağıyordum ince ince

Kurşun-i (10)



İncecik bir tüldü gece
Buruşturup elimle
Atıverdim geçmişe

Kurşun-i (9)




Yüreğim sudur benim
Kir tutmaz çünkü akar
Yüreğim buzdur benim
Kin tutmaz çünkü kayar
Yüreğim nurdur benim
Her daim dost iyiye
Yüreğim korkur benim
Hep kavgada kötüyle
Ayırırım insanın
İyisini kötüden
Yürüsem bıçak sırtı
Medet ummam namertten

Kurşun-i (8)




Bir su indi geceden
Bir su iniverdi inceden, inceden
Bir çift kırılgan bilek
Bir çift el, ürkek mi ürkek
Yıkadı yundu beni
Sonra da tembihledi
Dokundurma bir daha
Kelebek kanadı olsa
Olsa da ipekten şal
Dokundurma yurduna

Kurşun-i (7)



Ağladığımda ben
Topraktır yastığım
Acıdığında bir yanım
Kırıldığında kolum kanadım
Topraktır yatağım
Ölümün, dirimin anası
Topraktır
Topraktır anası, anamın

Kurşun-i (6)




Bütün bir hayatı verdiler bana
Dedim bir yarısı yeter 
Yeter dünyaya

Kurşun-i (5)




Gül yaprağı gibidir hayat
Öyle narin, öyle sonsuz 
Ve kısa...
Bir de dirisi başkadır
Ölüsü, bambaşka...

Kurşun-i (4)



Bir sestir içimde sevda
Çınlar durur nefes aldıkça
Sanki rüzgar gülü
Sanki dinmez fırtına

Kurşun-i (3)



Uyandım ki gitmişim
Uyandım ki uzak
Ellerim yanımda iyi ki
İyi ki kınalı yapıncak

Kurşun-i (2)



Kısalıyor ömrü günün
Dakikalar dahil olmakta 
Azar azar geceye
Kesif bir karanlıktır
Çöken üstümüze
Günden güne
Sonrası mı
Sonrasında kış masalı
Sonrasında bahar dalı
Sonrasında gül damlası

Kurşun-i (1)




Gün güzeldir, güneş parlak
İçimde sevdam ılık bir su
Gülerim, güleriz ağız dolusu
Bölüşürüz ekmeği, tuzu
Sonra biter gün
Çok beklemez iner gece
Aydede çıkmaz o gece
Yıldızlar da hak getire
Uyku haramdır
Sabah ise uzaklarda bir yerde

Kurşun-i




Kararır gözlerim, pür duman
İçimdeyse ışık patlar
Bölerim kendimi ortadan
Bir yanım çengi, keman
Bir yanımsa kan revan