28 Kasım 2013

Praha - 4


 Perde perde
 İniyor gece
 Düş bahçesinin
 Sedef tülü 
 Açılıyor önümde
 Yürümüyorum
 Uçmuyorum
 Kaymıyorum
 Sadece varıyorum
 Bir tüy kadar hafif
 Bulutlardan bile ince...

Praha - 3


 Yüzü suyumla yıkadım bulutları
 Serdim toprağına gönlümün
 Nefesimle ılık ılık üfledim
 Tutup ucundan 
 Gökyüzüme indirdim
 Sağanak olup yağdım
 Çoğaldıkça çoğaldım
 Toprağın altında tohum
 Ağacın dalında yaprak
 Havva'nın elinde yasak
 Yoktur beni durduracak
 Yoktur özüm horlayacak
 Yedi dağın çekirdeği
 Hep içimde yamaç bucak

Praha - 2


 Kapılardan geçiyorum
 Eski dünyaya giriyorum
 Eşikte beyaz bir gül
 Fısıldıyor usulca
 Bundan sonrası çorak
 Bundan sonrası taş toprak
 Bundan sonrası dikenli yatak
 Vakit varken dön geri
 Gül'e bakıyorum
 Dikenini avuçluyorum
 Yüreğime sokuyorum
 Durmaksızın yürüyorum

Praha - 1


 Kurşuni bir rüyanın içinden bakıyorum,
 Çatık kaşları ağır bir insan sureti
 Sessizce kayıyor suda
 Soğuk, ıslak, taşlı bir yol
 Kıvrılarak karışıyor karanlığa
 Kurşuni bir dünyanın içinden bakıyorum
 Dalgalı, gümüş saçlı bir insan sesi
 Adımı haykırıyor ısrarla

27 Kasım 2013

Kar Şarkıları - 6


 Artık bütün beyaz gülleri 
 Saçlarımda açıyor dünyanın 
 Kıyameti koparıyor
 Bu ak veryansın
 Güller beyaz olsa da
 Hep kızıl akıyor kanım

Kar Şarkıları - 5


Gelip de uzaklara
 Açınca bavulu
 Sökün etti bakarım
 Memleketim kuşları
 Sökün etti meltem
 Poyraz ve kumrular
 Yaşlı bir asma
 Badem ve mülver ağacı
 Derken içimin mırıltısı
 Ve gecenin gündüze karışan
 Vazgeçilmez duası
 Aydedemin aylası
 Hızırın dost hırkası

26 Kasım 2013

Kar Şarkıları - 4


 Sürgüne yolladım kendimi
 Esirgedim bildiğim her şeyi
 Bu güneş başka 
 Bu yollar
 Bu rüzgar
 Ah insan sesleri...
 Sürgüne yolladım kendimi
 Sokaklar sokak değil
 Yollar yol değil sanki
 Ne gökyüzü mavi
 Ne de kahve kahverengi

Kar Şarkıları - 3



 Susunca ağaçlar
 Çiçekler susunca
 Düşer bulut gökyüzümden
 Yağmurlar param parça
 Ağarınca mavisi semanın
 Deniz yitirince rengini
 Küser toprak insana
 Muhabbet paramparça

Kar Şarkıları - 2


 Uzaktı yer
 Gök uzaktı
 Uzaktı şehir
 Köy uzaktı
 Uzaktı dost
 Düşman uzaktı
 Uzaktı ses
 Sessizlik
 Sessizlik çok yakındı

Kar Şarkıları - 1


 Yürüdüm usulca
 Yer sessizdi, gök sessiz
 Ağaçlar susuyordu ısrarla
 Önce ben durmuştum
 Sonra yavaşladı dünya
 Nihayet durduğunda
 Yer renksizdi, gök renksiz
 Sır perdesiyle örtünmüştük
 Cümle varlık hepimiz...

24 Kasım 2013

Yol Şiirleri - 9


 Saklarım kendimi
 Kimse bulamaz
 Sen de bulamazsın
 Çeker giderim
 Kimse tutamaz
 Sen de tutamazsın
 Silerim bütün yazdıklarımı
 Kağıtlardan, kitaplardan
 Ve dahi alnından
 Düşünüp dursan ömrünce
 Bir daha hatırlayamazsın

23 Kasım 2013

Yol Şiirleri - 8


 Başlıyorum hazırlığa
 Uzun uzun yıkıyorum saçlarımı
 Su damlacıkları biriktiriyorum
 Göbek çukurumda
 Kulağımın arkasında 
 Geceden kalma bir gül
 Utangaçça katılıyor
 Hamam sefasına
 Kurna, göbek taşı, sabun köpüğü
 Buhar, nem, kokular...
 Başımın dönmesine
 Sadece beş var...

Yol Şiirleri - 7


 Kapalı kapıları açmak
 Açıkları kapatmak istiyorum
 Yürünmüş yollardan değil
 Ayak basmamış patikalardan,
 Dağlardan aşmak istiyorum.
 Hiç yağmayan yağmurlarla ıslanmak
 Hiç çıkmayan güneşin altında kurumak,
 Deli gibi koşmak istiyorum
 Koşuyorsam eğer, zınk diye durmak
 Çiçekler yeşil olsun istiyorum
 Yapraklar kırmızı, sarı, mavi ,ak...
 Yaşamak istiyorum
 Hiç doğmamış gibi yaşamak...

Yol Şiirleri - 6


 Açarım kendimi
 Güneş dolar içime
 Delirir dünya
 Ben beklerim eşikte
 Zamandır geçer
 Devrandır döner
 Saklanırım kendimde
 Ayın serin şavkı
 Derman olmaz derdime

Yol Şiirleri - 5


 Tut ellerimi rüzgar
 Karışayım bulutla
 Yağmur olup düşeyim
 Düşeyim topraklara
 Bir çiçek olup açsam
 Bir diken, bir çalı, 
 Sarı çiçek lapsana
 Yaşamak yaşamaktır
 O ilk nefesten sonra

Yol Şiirleri - 4


 Yüzüme bakıyorsun
 Kelimeler acıyor ağzımda
 Elimi tutuyorsun
 Gönül telim titriyor
 Tutuşuyor eteklerim
 Arkanı dönüp gitsen
 Boşalıyor dünya
 Gel ömrüm manası eyy
 Pranga ol ayaklarımda

Yol Şiirleri - 3


 Uzun yoldan geliyorum
 Terliyim ve susuz
 Gözlerimin derininde
 Taşıdım çoban yıldızını
 Düşürüp avuçlarına
 Bir öpücük kondurup
 Hasret dudaklarına
 Gideceğim sonra
 Sızım sızım bir yanım
 Bir yanım denizdalga

Yol Şiirleri - 2


 Yola çıkar mı
 Yoksa düşer mi insan
 Ne fark eder eyy yolcu
 Yürümekse aslolan

Yol Şiirleri - 1


 Bir avuç kuru gül yaprağı
 En sevdiğin mor elbisem
 Elimdeki el izin
 Dudak kıvrımlarına sinmiş
 Ilık ılık nefesin
 Hepsi üst üste bir valizde
 Hazırlanmış bekliyor
 Yolcunun hali belli olmaz
 Sen hiçbir yere gitme
 Hep beni bekle
 Hiç geri dönmesem de
 Hep bekle...

Yol ve Yolculuk



Yola çıkılır mı yoksa yola düşülür mü?
Yola çıkmakla yola düşmek arasında bir fark olmalı. Yola çıkmak sanki daha bir planlanmış, düşünülüp taşınılıp verilmiş bir kararın sonucunu ifade ediyor gibi. Oysa düşmek beklenmedik bir şeydir. Sarsıcıdır. Hazırlıksızsınızdır. Sizi yola düşmeye mecbur eden bir şey varlığını ima eder. Bir oldubittidir sanki. Ancak neticede her iki durumda da bir yolculuk söz konusudur. Yolculuğun çok katmanlı ve kalıcı bir iz bırakması yolcuya bağlıdır. Elbette yol'un kendisi de önemlidir. Ancak hiç bir yolun her adımının hesaplı ve kestirilebilir olması beklenemez. Bu anlamda yol her zaman sürprizlere açık olmayı gerektirir. Açık ve hazırlıklı. Dahası yol azdan çoktan bir şeylerin göze alınmasını da talep eder yolcudan. Öyle ya "Yolcunun hali belli olmaz" denmiştir ezelden, "Gidip de dönmemek, gelip de bulmamak var" denmiştir. Nereden bakarsanız bakınız yolun ve yolculuğun tekinsizliğine işaret eder kadim sözler.

Yola çıkmak ya da yola düşmek...
Tuhaf bir tezatla birincisi bir çıkışı, tırmanışı işaret ederken ikincisi bir inişi, düşüşü işaret etmektedir. Demek ki çift taraflıdır yol her zaman. Gidişi vardır, dönüşü vardır. Yokuşu ve inişi vardır. Yolculuk biraz da buna bağlı olarak kolay ve keyifli ya da zor ve zahmetli olur.  Dümdüz yol olur mu? Olmaz. Ya da göreceli olarak düz yol olabilse de, bu, yolculuğun kolay ya da keyifli geçeceği anlamına gelmez. Sıkıcı olabilir. Hatta fazla konforlu ve zikzaklarından arındırılmış, bütün köşeleri rahatça dönülecek şekilde yuvarlaklaştırılmış yol yolculuğu tümden anlamsız bir hale getirebilir. Bu durumda büyük ihtimalle yolcu uyur. Yolda uyumak en hafifinden yolculuğu kaçırmanıza neden olur. Daha beteri sıçrayarak uyanmanıza yol açacak bir kazayı beklemelisiniz. Ve en fenası uyanamadan direkt ölüme geçmenizdir ki artık sizin için bu âlemde bir yol ya da yolculuk söz konusu değildir.

Bu durumda yol'dan ya da yolculuktan düşmekten söz edebiliriz. Yol'dan ya da yolculuktan düşmek menzile varamamak demektir. Yolun sonunu görememek.


Başka yollar ve yolculuklar sizi bekliyor olsa da bunlar tamamlayamadığınız bir yolun varlığını inkâr etmezler. Tam tersine onların varlığı tamamlanmamış/tamamlanamamış bir veya birkaç yolculuğun iz düşümlerine karşılık gelmektedir. Daha geniş bir çerçevede herhangi bir yolun tamamlanmama ya da yürünmeme ihtimali yoktur. Er veya geç, varlığa gelen her tezahür ya da tezahür etmiş her varlık kendi potansiyelinin elverdiği menzile varacaktır.

20 Kasım 2013

Küheylan Şiirleri - 4


 Salınır gelirsin
 Vahşisin.
 Kişnerken 
 Yeri göğü 
 İnletirsin.
 Ateş düşürürsün gizlime
 Ilık yağmurlar başlar
 İçimde…
 Durduramazsın
 Yağar dururlar
 İnce ince…

Anarşist Şiirler - 3


 Yalanmış meğer,
 Beklemezmiş mart ayını
 Kediler.
 Sevişir dururlarmış
 Canları çektiğince
 İster gündüz,
 İsterse gece.
 Sadece yatakta
 Ve karanlıkta
 Seviştikleri için
 Acırlarmış üstelik
 Biçare insanlara

Anarşist Şiirler - 2


 Bir şey başladı...
 Biliyorum.
 Sen diyorsun ki
 Bu bir yangın
 Bense üşüyorum.

 Çırılçıplak duruyorum
 Atı yelesinden tutuyorum

 Kırbaç gibi iniyor,
 Kırbaç gibi yakıyor
 Kan sızıyor etimden.

 Apansız başlayan
 Nar yağmurları 

 Yüzünden...

Anarşist Şiirler - 1


 Elma dişliyorum bir yandan,
 Bir yandan karadut hayal ediyorum.
 Ne güzel çiğneyip kuralları
 Duvarlar yıkıyor, köprüleri atıyor,
 Suç işliyorum.

Sarhoş Tanrıça Şiirleri - 8


 Adam içmiş azacık
 Gözlerinde, baygın mı baygın bir bakış
 Hayli loş bir oda,
 Yağmur da çiseliyor ince ince
 Canı sevişmek istiyor
 Ama nerdeeee?
 Az ötede yalnız bir kadın
 Eteğinde derin bir yırtmaç
 Arkaya atıp başını
 Kahkahalar salıyor gecenin içine
 Kulağında telefon
 File çoraplar ve ince topuklar
 Bir de beyaz ki boynu
 Sabaha dek öpsen ne yazar

Sarhoş Tanrıça Şiirleri - 7


 İçinde aşkın mektubu
 Elimde beyaz bir zarf,
 Lâl rengi bir sabah,
 Aşk rengi bir oda,
 Gül rengi bir yatak

 İtirafsa itiraf

 Taammüden bir sevişmek,
 Planlanmış bir ihanet, 
 İstedim, istemiştim
 Ne kadar çoksa yasak
 O kadar günaha batmak
 Sağanak yağmurun altında
 Islanırken Mesarya

 İstedim, istemiştim

 İstiyorum hâlâ...

Bendendir


Gökyüzümün eksilen mavisi
 Güneşi doğmayan gün
 Karanlık olmayan gecenin sesi
 Cümle ölmüşlerin nefesi
 Duyun, bilin ki bendendir
 Bendendir tuzu denizin
 Balığın pulu bendendir
 Tarladaki pamuğun
 Başaktaki buğdayın
 Çiçekteki arının
 Bahçedeki bülbülün
 Can zerresi bendendir

19 Kasım 2013

Araf Şiirleri - 3


Güneşe bakıyorum
 Yakıyor
 Aya dönüyorum
 Söndürüyor
 Su olup akınca
 Denize,
 Dağ olup tırmanınca
 Semaya varıyorum.
 Gece inince üstüme
 Yıldız yıldız bir perde
 Uyanıp da kendime
 Düşlere dalıyorum.
 Yanmayınca bitmiyor,
 Bitmeyince dinmiyor
 Bir acı feryat olup
 Dillerimden düşmüyor

 Pervanenin kederi

Araf Şiirleri - 2

Bulut olduğum zaman
 Göğe ağdığım zaman
 İçimdeki can kuşum
 Kanatları kınalı
 Gözleri kara boncuk
 Huzuru sonsuzdaydı.
 Tohum olunca yerde
 İçip de can suyumu
 Çimlenince derinde
 Can kuşum sanki bülbül
 Başladı türküsüne.
 Ne zaman ki panterdim
 Keskindi bakışlarım
 Rüzgârlarla yarışır
 Titretirdi bakışım
 Can kuşum içimdeydi
 Benden bile habersiz
 Yaşayıp gitmekteydi.
 Heyhat, adem olunca
 Bir baktım ki eksiğim
 Aradım can kuşumu
 Nerdedir bulamadım
 Karşıdan gelince havva
 Açıp içine baktım
 Can kuşum oradaydı
 Hakikati anladım.

Araf Şiirleri - 1


Doğduğumuzu bilmedik
 Söylediler, öğrendik
 İçtik hayat şerbetini
 Yudum yudum bitirdik
 Düşünmeyin ölümü
 Bilmeyecek kimsemiz
 Epey bir zaman daha
 Kalacağız araf'ta
 Vakt tamama erince
Çözülecek bilmece

17 Kasım 2013

Gümüş Dağ'a Mektuplar - 3


 Öfkemi biriktiriyorum
 Her damlayı saklıyorum
 Gece olup sana akınca
 Yanardağ olup patlıyorum
 Kızılca kıyamet kopuyor 
 Yer yarılıyor
 Gök boşalıyor
 Ne kadar kuş var ise dünyada
 Hepsi kanat çırpmaktadır artık
 Yükselmekte semaya
 Ve biz seninle 
 kan, ter içinde
 Ve yorgun
 Ve sarhoş
 Ve o muhteşem eşikte
 Azacık durup
 Atlıyoruz uçurumumuza
 El ele.

Şamanka - 6


 Ah ederim duyulur sesim
 Bir dua gelir yerleşir dudaklarıma
 Vurulmaktan korktuğum yok 
 İtirazım kurşunun ucuzluğuna
 Asılır tüy, yakılır mum 
 Tütsü salar kokusunu semaya
 Yabana gitmez ah'ım bilirim
 Hayıf sokak ortasında
 İnsan vurana...

Gümüş Dağ'a Mektuplar - 2


 Uzaktan değil yakından gelir kurşun
 Deler geçer, şafak kızılı kanarım
 Sende bir sancı başlar bitimsiz
 İnersin dağdan, gelirim ovadan
 Gözün gözüme değer
 Acıyı şaraba meze yaparız
 Bir top gül olur açarım yüzünde
 Bir top ışık olur patlarsın göğsümde

Gümüş Dağ'a Mektuplar - 1


 Gecelerimi talep ediyorsun
 Etme
 Düşlerime ortak olmak istiyorsun
 İsteme
 Sabahı üflerim yüzüne
 Uyandırırım seni güne
 Sakın, sakın endişelenme.

15 Kasım 2013

Es


 Uzattım saçlarımı
 Yeminim var kestirmem
 Saldım omuzlarıma
 Karıştılar rüzgara

Nokta


 Alırım geceyi koynuma
 Dayanırız düş kapısına
 Çok bekletmez açılır...
 Gök arzı öper
 Yer göğe varır
 İçim dışımdadır artık
 Dışımsa bedenimde
 Hareli bir noktadır

Kül


 Bir ateş yaktım geceye
 Alazlandı çabucak
 Tutuşturdum eteğini uykunun
 Yanıverdi dip bucak
 Kanatlıyım ezelden
 Bilen bilir ise de
 Kimi gelir bilmezden
 Yükselirim yıldızlara
 Dinlenirim boşlukta
 Aydedem kucak açar
 Bulut döşer yollarıma

Şamanka - 5


 Mana'yı aradım durdum
 Yoruldum yoruldum yoruldum
 Meğer ne çok aldanmışım
 Düş sandığım hakikatmiş
 Hakikati düş sanmışım
 Nihayet kulak verince duydum
 Gümüş fırtına esti, gürledi
 Dedi ki; mana senden türedi
 Duydum, iman ettim, inandım
 Ateşten mühür yapıp boynuma astım...

Firari Masallar - 6


Bendim kazan toprağı, tohumu içime saklayan bendim. Uyudum uyandım bekledim yağmuru, beklerken uzun gecelerde duaya duran bendim. Tan ağardı doğmadı güneş. Bulutlar onu güzelce sakladı. İlk damla kaşıma değdi, ikincisi saçıma. Açtım kendimi, açtım çırılçıplak yağmura. İçimdeki tohum gerindi mutlulukla. Ilıktı suyu tanrının, içtim giderdim susuzluğumu doya doya.

12 Kasım 2013

Su Delisi - 3


 yanına varınca ağarır yüzüm
 salkımlanır içim, üzüm üzüm
 bir su çağlar derinimden
 coşar, koşar, yükselir
 alır beni indirir kumuna
 alır beni soğutur buzuyla

Mektup Şiirler - 2


 alırım kendimi
 katarım geceye
 gün kurşuni
 ten kurşuni
 gül kurşuni
 alırım kendimi
 katarım gündüze
 gün harelenir
 ten harelenir
 gül hareli
 alırım seni
 katarım kendime
 kuş sürüsü havalanır içimden
 sanırsın ki göç mevsimi

Mektup Şiirler - 1


 eyy can kuşum
 gümüş atım
 bilgelik ağacım
 bir öpüp bin öpüldüğüm
 nar içi gibi çoğaldığım
 aşılandığım, arım, balım
 çiçek sapım, taç yaprağım
 ah'ların bıçak yarası
 hüznün kurşun...
 ama sevincin var ya
 şerefe kadeh kaldırdığın
 işte o meydir içimde
 ağzından ağzıma akıttığın.

Su Delisi - 2


 ilk yağmuru bekledim
 mum yaktım, dua ettim
 ilk yağmuru bekledim
 yığılınca bulutlar
 örtülünce gökyüzüm
 soyunup dökündüm iki gözüm
 soyunup dökündüm
 ıslandım, mayalandım
 mis ambere boyandım

Su Delisi - 1


 uykularımı anlatıyorum suya
 düşlerimden haberler veriyorum
 aşka coşunca korkuyorum
 özlemin yakınca içimi
 suya saklıyorum kendimi
 suda demliyorum ikimizi

Mmmmm Şiirleri - 5


sesin geziniyor ağzımda
dilin kulağımda
şarkıya dönüyor tenim
çal beni, dursun dünya...

Küheylan Şiirleri - 3


 Gece inince suya
 Duramadı Küheylan
 Kişneyerek doludizgin
 Aldı yatırdı ovaya
 Ova içini çekti derin
 Ürperdi çayırlar
 Oysa sıcaktı hava

Küheylan Şiirleri - 2


 Uzun sürmüştü koşu
 Doludizgin, duraksız
 Ter içindeydik
 Gürültüyle soluyorduk
 Ürperiyordu gövdelerimiz...

Küheylan Şiirleri - 1


 Atımsın
 Sarılır yatarız 
 Koyun koyuna
 Elma sepeti
 Yanımda

6 Kasım 2013

Mmmmm Şiirleri - 4


 Ne zaman yan yana gelsek
 Derin bir “ahh” durur aramızda
 Ne zaman şaraba dursak
 Koyulaşır muhabbet
 Çatlar çekirdeğinde sevda
 Sonra gece inerken suya
 Leyla bir off çeker
 Mecnun duyar titrer
 Sesler isyanını
 Eyy karşıki dağlar
 Dağlar ki yıkıla…

Mmmmm Şiirleri - 3


Uyurum gece boyunca
 Yüzün yüzümde
 Bir yıldız kaysa gökyüzünde
 Kan damlar yüreğimden
 Sabah mı oldu yine…