30 Ekim 2013
Firari Masallar - 4
Birkaç zeytin yaprağı koydum tütsülüğe. Ateşi gösterdim, hiç ikiletmediler, tutuştular aşkla. Bir fısıltı saldı kendini dudaklarımdan, karıştı mis kokulu dumana. İçiçe geçtiler, ses oldular, nefes oldular, göz oldular, bakış oldular. Aldı duman içimi, okudu dileğimi. Bir mektuptu yazılmış, ben yok iken dünyada o gezermiş zamanda. Götür dedim eyy zeytin, götür mektubumu ver. Sen oku o dinlesin, arzum budur bilesin.
Şamanka - 2
Sabahı büyütürüm göğsümde
Işıktan dikenlerini gömer etime
Duru beyaz bir gül düşer
Alır yürür kanlıdere
Ötesinde beşparmak
Berisinde ova kıraç
Gül yorulur allanır
Kanlıdere ağarır
Şamanka
Açarım yüzümü ay girer içeri
Solgun bir ışık yalar durur tenimi
Güneş bekler kapıda
Avuturum sabaha
O uslu bir kedidir
Oynar durur yatağımda
Firari Masallar - 3
Demirden bir leblebidir insanlık çekirdeği. Ne ki mümkündür aşındırmak o ilahi emaneti.
Firari Masallar - 2
Uykudayım, uyuyorum. Eceli beklerken kutlu düşler görüyorum. Bakıyorum gözlerimin gerisinden, solmuş çiçekler, ağaçlar çıplak... hazanmış anlıyorum.
Dem bu demdir, nicedir hasretle beklenen. Dem bu demdir, ulular sofrasına düşsün sürgün yasemen. Salsın kokusunu yayılsın perde perde, ulaşsın dar'dan geçmiş ol yiğidin gönlüne.
Firari Masallar - 1
İçimleyim bugün. Dünya dışarıda... Hatta uzakta. Orada bir yerde akıyor hayat biliyorum. Ancak, orada, hay huy içinde akan ben değilim. Yüzü olmayan bir çift dudak, pan flüt üflüyor içimde. Dinliyorum. Dinlemek ne kelime, pan flüt çarpıyor adeta durmuş yüreğimin yerine. Zerreciklerim biraz seyrelmiş sanki. Arada boşluk yok. Nağme eşsiz bir su, benzersiz bir ışık, ışıktan bir şelale... ben de, kainat da onun içinde. Sürüp gidiyor varoluş ve hayatın zembereği tekrar tekrar kuruluyor, her şafakta, gün doğumundan az önce, mavi gerdanlı bir serçenin ötüşüyle.
29 Ekim 2013
Kazıdım Yeminimi Tenime
Kazıdım yeminimi tenime
Bin vuruşlu iğneyle
Acıdı tatlı canım
Sonra dindi çabucak
Sen bin kere öpünce
24 Ekim 2013
Annem
Tutayım elinden yürü benimle
Öpeyim yüzünden sıcacık
Gül düşüren bakışların
Dolaşsın üzerimde
Anne diye sesleneyim
Cevap ver sen "annem" diye
23 Ekim 2013
Suya Hakkını Verdim
Suya hakkını verdim
Anadan üryan yıkandım
Ateşe hakkını verdim
Tenimi kurban edip yaktım
Güneşe hakkını verdim
Gözüm nurunu alevine kattım
Kelama hakkını verdim
Damla damla kanla yazdım
Uzun yollar yürüdüm
Aştım koca dağlar
Yoruldum, oturmadım
Tükendim, uyumadım
Acıkınca yemedim,
Susayınca dilimi tuza bandım
...
Uyandım bir seherde
Ki dünyam karanfil
Yundum, arındım
Hakk'ın narında
Can yatağında
Uykulardan uyandım.
Sırrın Yükü Tüyden Hafif
Vakt erişti vardım suya
Sözümüz var, her nefesten sonra hemhal olmaya
Sırrın yükü tüyden hafif
Taşırım ezelden ebede
Bir omuzum tükense
Hakk emridir bir diğeri
Gözün yummaz, nöbette
21 Ekim 2013
Gül, Zil ve Şal
Kendime bir gül aldım bugün
Çok kırmızı, inanılmaz.
Takıp kulağıma
Başladım yeni bir dansa
Adanmış tanrıya
Derken yeni bir şey
Yeni bir ses katıldı
Gülle süren çılgın dansımıza
Kim olabilir ki bu pervasız,
Bu destursuz misafir;
Zil!
Çıplak omzumda
Aşka teslim kanat sesleri,
Esrik bir Ağaç
Yaladı geçerken gövdemi.
Su, dedim,
Gök delindi.
Işık, dedim
Venüs geldi.
Üşüdüm,
Şalın nefesi kor gibiydi
Deldi,
Geçmedi...
Kafeste Bir Kuştu Arzu
Bak, açıyorum kapıyı
Düş bahçeme giresin
Ne öncesi var bu yolun
Ne sonrası, bilesin.
Kafeste bir kuştu arzu
Buz kırağı prangası
Yürek delen nal sesleri
Kırdı geçti yasakları
Tenimi azdıran kimdir,
Kimdir kapımı çalan.
Kuşuçuran bir deli
Cevap verir uzaklardan
Yalnızlığı kırbaçlayan tenindir
Doru attır yüreğinde koşturan
Odunuyum ateşinin
Su döktükçe alazlanan.
Yağmur Yağıyor Dışarıda
Yağmur yağıyor dışarıda
Ben içerideyim
İncir ağacı da dışarıda
Kır yeleli azgın at da.
Habire bekle dur
Çatladı çatlayacak
Narın da canı burnunda
İnce bir sızı gezinip duruyor
Çimenliğin oralarda.
19 Ekim 2013
Adı Hüzündür... Üşür
Bir Yaz Üşümesi ve Kıyamet Düşleri adlı iki romanı ve gazete köşe yazılarıyla hayata dokunan, duyarlı bir yürek olarak tanıdığımız Tijen Zeybek, "Adı hüzündür... Üşür" başlığıyla edebiyatın dışındaki üretimlerini paylaştığı seramik-heykel sergisiyle, 9-15 Mayıs 2011 tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi'ndeydi.
Tijen Zeybek, görünenin değil görünmeyenin, bilinenin değil bilinmeyenin, zahiri olanın değil ama ille de batınînin, varlık âleminin değil ancak gaibin peşinden gittiğini vurguluyor.
Bu yol tutuşta zalimin değil asla, mazlumun, güçlünün değil zayıfın, ezenin değil ezilmek istenenin, tokun değil açın, varsılın değil, elbette yoksulun yanında olmayı seçiyor.
Tijen Zeybek, ne varsa insana dair yabancımız değildir demiş bin yıl önceden... Demiş amma, insana dair olan her şeyi de kabul etmeyerek... Bu yüzdendir ki gözünü açıp, yağmurları görüp, yüzünü suya verdiği andan beri zehir zemberek yazılar yazar, onları vicdanıyla tartar, yüreğinin yağıyla yumuşatır öylece salar hayatın bağrına.
Hayata ve insana bakarken, amacı görüneni görüntüsünden yakalamak ya da "an" içinde hapsetmek istemiyor, çünkü gözün gördüğüyle değildir onun işi.
Çoğu insan, kendi "iç"ini bilinmez bir ahir zamanda yaşıyorken hepimizin "iç"inde ve "iç"lerde saklı olanın peşindedir o. O kadar yabancılaştık ki kendimize, artık rüyalarımız daha hakikattir sürdüğümüz hayattan ve bizden. Biz sanallaştıkça sanal âlemlerde, bizi hakikate çağıran ses rüyalarımız oluyor. Tanrının sesi, doğanın sesi, ezelden gelip ebede gidenin, hakikatin.
Tijen Zeybek, tam da böylesi bir soluk alıp verişte olduğunu vurguluyor.
Hakan Çakmak
Şüphesiz
Şüphesiz o'yum
Kuşku duyma kendinden
Şüphesiz ben'dim
Gece gece saçlarında gezinen
Bir su gibi akmıştım
Akmıştım coşkun serçeşmeden
Ağzın... Ağzındı bal gibi
Çığlık kıyamet
Gündoğumu ve günbatımlarında
Ebedi bakireni tanrıya kurban eden
Zamanı Değil
Hiç bir yağmur benim kadar ıslatamaz
Hiç bir şarap benim kadar lal değil
Dökülmüş kaderine deminde çay
Tavında demir
Uykusunda düş
Benim kadar gerçek değil
Dökülürüm ağzına
Bal olur akarım dilinden
Düştüğüm yer hiç bir yere benzemez
Çekerim gökkubbeyi üstüme
Sen bekle
Bekle çünkü zamanı değil
18 Ekim 2013
Duyunca Sesini Derinden
Duyunca sesini derinden
Merak eder oldum kaf dağının ardını
Zümrüd-ü anka uçup gelse öteden
Kanadına takıp götürse
Bir masal anlatımı sürede
İki cihan bir araya gelse
Bu ne düştür yarabbi
Uyusam bir ömür usanmam
Ödüm kopar sabah olsa
Anne sakın beni uyandırma
16 Ekim 2013
Dünya Badem Olsa
Ay’a bıraktım kendimi
Yetmedi
Bir şey azdı, bir şey yarım
Ve eksik ve anlamsız.
Göğe bıraktım kendimi
Reddetti.
Alıçla küsüşmüş
Zeytine kırılmış
Dünyaya tükürdüğüm günlerdi.
Hayat mecburiyet
Zaman kocaman bir boşluk
İnsan da çok değersizdi.
Yağmur sonrasına bıraktım kendimi,
Toprak kokusu annem gibiydi.
Damlacıklar sayısız,
Ve neminde, gözyaşından
Ödünç alınmış garip bir keder
Gizliydi.
“Dünya badem olsa.”
Diye fısıldadı şair.
Tam o anda, kulağıma.
Dünya badem olsa ha!
Dünya badem olsa,
Evren de tuz,
Dedim ben de.
Batırır onu da yeriz,
Yer bitiririz nihayette.
Zaman Sakladı İkimizi
Su doğursun beni
Düşeyim mavi derinlikten
Toprak doğursun beni
Çıkayım sonsuz bereketten
Anne, sen söyledin
Memenden süt içmedim
Ve erken koptum belinden.
Biliyorum artık, öğrendim
Zaman sakladı ikimizi
Altından beşiğinde
Esirgedi kendinden.
Zamansız İki Hece
bir düş gördüm gün gece
avuçlarımda uyandım
sözlerinden kalmış geriye
zamansız iki hece
bir de tuhaf bilmece
Uyut Beni Ninninle
Konuşayım uzun uzun
Anlatayım masalımı
Sen sadece dinle
Sonra eyy ağaç
Uzat dalını
Döşe yaprağını
Nasıl yorgunum bilemezsin
Haydi artık çal şarkını
Uyut beni ninninle.
Anlık Mesele
Sabah olmuş
Bana ne
Uyumak istiyorum
Belki devam edecek düş.
Keserim saçımı kısacık
Sana ne
Belki pişman olur
Ağlarım azıcık.
Bana aşkı tarif etme
Kim demiş ki sürer bin yıl
Sürerse sürsün hem
Kime ne
Benim ki,
Anlık mesele.
Bir Güz Şarkısı Bekliyorum
Bir güz şarkısı bekliyorum sabaha
Gökgürültüsüyle gelsin sesi derinden
Yeni doğan güneş utangaç olsun biraz
Örtsün azgın çıplaklığını kurşuni bulutlarla
Uyanınca içimde cıvıltılı bir sevinç
Kurayım aşkla hayatın zembereğini
Kurayım daha sıkı diğer bütün günlerden
Bırakın da Dökülsün
Sığar bir fotoğrafa bazen
Koskoca bir ova, memleket,
Dünya
Eğer merceğin arkasındaki göz
Yüreğinden bakıyorsa dünyaya
Ve önce, ilk evvel, hakçasına
O toprağın dilinden bir şiir,
Bir masal, bir ninni yakışır
Toprağına evlat olmuş
Bir şairin derininden dökülsün
Bırakın da dökülsün
Anasına
Biz Bize Benzeriz
Bu coğrafya kardı hamurumuzu
Alıçtır özümüz, harup, zeytin
Güler yüzümüz, kavgayı da bilmez değiliz amma
Daha ziyade "hoşgör içelim" demek için kadehe yakışır ellerimiz
Biz bize benzeriz
Değmesin yaban şiiri
Değmesin manzaraya isteriz
Yakıştırırsanız dert değil
Alırız sözümüzü, şiirimizi
Aradan çekiliriz.
14 Ekim 2013
İnsan Doğmayı Biliyor...
"İnsan doğmayı biliyor amma ölmeyi bilmiyor" dedi annem. Sonra içini çekti. "Ehh" dedi, "napalım, öleyim deyince ölünmüyor."
"Kendi doğumumuzu da bilmiyoruz anne" dedim. "Sadece uyumayı ve yaşamayı biliyoruz. Yatınca uyuyoruz, uyku güzel. Kalkınca yaşıyoruz, hayat güzel. O kadar. Gerisi için bir şey yapmamız gerekmiyor" dedim.
Yüzü aydınlandı, "e bu güzel" dedi annem.
O gece rahat uyuduk, ikimiz de.
"Kendi doğumumuzu da bilmiyoruz anne" dedim. "Sadece uyumayı ve yaşamayı biliyoruz. Yatınca uyuyoruz, uyku güzel. Kalkınca yaşıyoruz, hayat güzel. O kadar. Gerisi için bir şey yapmamız gerekmiyor" dedim.
Yüzü aydınlandı, "e bu güzel" dedi annem.
O gece rahat uyuduk, ikimiz de.
İnsanın Müzikle Sevişmesidir Dans
İnsanın müzikle (müzik eşliğinde değil) sevişmesidir dans. Bedenler sadece müziğin kusursuzluğunda gizli duran "dokunulmazlık" engelini aşmak içindir. Bedenler müziğe dokunmak içindir.
13 Ekim 2013
Tuncel Kurtiz
Aslında oldukça geç keşfettim ben Tuncel Kurtiz’i. Ama bir
keşfettim pir keşfettim. Adete çarptı beni. Diyebilirim ki ona âşık oldum.
Tiyatrosu, filmleri, sesi… İlle de sesi. Ve elbette hayata bakışı. Yaşayışı.
Dopdolu bir insandı ki hiç boşalmadı. Son nefesine kadar içinden gelen ve
önünde durması mümkün olmayan o deli dalgalara kement attı. Zaman zaman
dalgaların sürüklediği yere gittiyse de tesadüf değildir gitmek istediği için
oradaydı. Hiçbir oyun, hiçbir film, hiçbir aşk içindeki dalgalı denizi yatıştırmadı
sanırım. Ya da çok kısa sürdü bu yatışmalar. Onun varoluşu fırtınalıydı, başka
türlüsü mümkün olamazdı, olmadı. Ben çok âşık olurum diyordu. On, yüz, bin
kere. Ama aşkın da dereceleri var diyordu. Bazen bir anda. Bir bakışla. Bazen
uzun uzun. Kendi kendini anlattığı
“Tuncel Kurtiz Bölük Pörçük” kitabında çocukluğuna bir kapı arlar;
“Reşadiye Kaymakamlığı. Tuncel okula başlamış, bir haşarı.
Öğretmenim annem. Dayanamayıp kulağımı çekip, kafamı tahtaya vuruyor bazen.
Hiçbir şey para etmiyor bana. En çok şunu hatırlıyorum. Evin önünde ziyafet
sofrası kuruldu. Ekibin başındaki Muzaffer Sarısözen’miş. Yemek yenip rakılar içildi. Ve âşıklar gelip
türküler okudular. Bu türküler plağa alındı.
Plağın üzerinden çıkan o plastik tel yumaklarıyla oynamaktaydım ben. O
günlerden bir türkü hâlâ kulaklarımdadır. Arasıra mırıldanırım. Şimdi aklıma
gelmiyor. Hah geldi. “Sarsı kırağında kır atım kişner”. Bu türküyü çok iyi
hatırlıyorum. Sonra Kandıra. Okul bahçesinde terbiyesiz kelimeler de
öğreniyorum. Hiç burada tekrarlamanın lüzumu yok şimdi. İlk tiyatro oyunumu
oynuyorum orada ben. Kahraman bir milli mücadele askeri. Düşmanla işbirliği yapan herkese karşı. Bir
elimde tüfek, başımda kalpak. Kaymakamın çocuğu olduğumdan bütün bayramlarda
ben şiir okuyorum”.
Psikoloji bilimi saçmalayıp anne babalara çocuklarıyla arkadaş
olmalarını tavsiye etmeden, anne babaları çocuklarının esiri, maskarası haline
getirmeden önce anneler, babalar güzel dayaklar atarlardı çocuklarına ve o
çocuklar arasından güzel insanlar çıkardı. Belli ki Tuncel Kurtiz onlardan
biri. Hayatı ciddi ciddi yaşamış. Ciddi ciddi çocuk olmuş, usul usul büyümüş. Hayallerini de
kendiyle birlikte büyütmüş. Ne güzel.
Posof’tan Ayvalığa, oradan Amerika’ya. İlk coca cola acı.
Sosislerin kabuğu soyulmuyor sucuk gibi, ekmekler ilaç gibi kokuyor, ben ne
arıyorum buralarda, işte böyle hüzünle bakıyorum fotoğrafçıya.
Onun için söylenenler de Tuncel Kurtiz’in kim olduğuna dair
çok şey söyler bize. Kulak verelim:
“Tuncel Kurtiz’i tanıdığımda, yurtdışından, 20 yıllık
gönüllü sürgün hayatından yeni dönmüştü Türkiye’ye ve inanılmazdı. Küçük bir
entelektüel grup haricinde herkes ya Umut’tan ya da Sürü filminden kaba saba,
kötü adam rolleri oynayan bir aktör olarak hatırlıyordu. Onun dünya çapında bir
oyuncu olduğundan bihaber olmaları sıradan insanlar için normaldi ama, ya
sinemadakiler, onlar tanıyorlar mıydı? Böylesine büyük bir aktörü önce
sinemamızın tanıması gerekiyordu. Onun adı, filmin adı olarak, çok sevdiği Şeyh
Bedrettin destanından alınmış ve “Bedr” olmuştu benim için ve gerçekten
sinemamızda hâlâ ışığı sönmemiş, bu ilke tiyatrosu ve sineması anıldıkça hiçbir
zaman da sönmeyecek olan bir Bedr idi benim için, bir dolunaydı. Bedreddin
dinin ve başkaldırının dolunayı idi, Tuncel Kurtiz sinemamızın, kültürümüzün
dolunayı.
-Mehmet Eryılmaz, Yönetmen
(Tuncel Kurtiz Bölük Pörçük kitabından)
Gene de derli toplu bir ne zaman, ne yaptı dizisi vermek
gerekir mi bilmiyorum… belki de gereksiz ama gene de vermeli.
Tuncel Kurtiz
Oyuncu, Senarist, Yapımcı
Doğum Tarihi: 01.02.1936
Doğum Yeri: İzmir, TÜRKİYE
Doğum Tarihi: 01.02.1936
Doğum Yeri: İzmir, TÜRKİYE
Türk sinema ve tiyatro oyuncusu, yönetmen, yapımcı, senarist. Babası
Selanik doğumlu bir Türk bürokratı, annesi Boşnak’tır.
Üniversitede kısa bir süre hukuk fakültesinde, daha sonra ise filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerinde okudu; ancak hiçbirinden mezun olmadı.[1] İlk kez 1959 yılında Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlamış olan sanatçı, sinema filmlerinde rol aldı. Sürü filmiyle zirveye çıkan sanatçı, doğayla iç içe yaşamayı sever. Hacı ve Asi adlı dizilerde başrol oynamıştır.
2009 yılının başında vizyona giren olan Güz Sancısı filminde Kamil Efendi karakterini canlandırmıştır. Aynı yıl yayına başlayan Ezel adlı dizide Ramiz Karaeski karakterini canlandırmış ve tanınırlığı daha da artmıştır.
2010 Yaz döneminde NTV yeşil ekranlarında Edremit'in Çamlıbel kasabasında eşi ve kayın biraderi ile birlikte işletmekte olduğu Zeytinbağı adlı butik otelde dostlarını ağırlayarak Tuncel Kurtiz ve Dostları adlı bir program yapmıştır. Aynı yıl BBC'nin Hayat (Life) belgeselini seslendirdi.
Filmografi
1964
• Şeytanın Uşakları
Üniversitede kısa bir süre hukuk fakültesinde, daha sonra ise filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerinde okudu; ancak hiçbirinden mezun olmadı.[1] İlk kez 1959 yılında Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlamış olan sanatçı, sinema filmlerinde rol aldı. Sürü filmiyle zirveye çıkan sanatçı, doğayla iç içe yaşamayı sever. Hacı ve Asi adlı dizilerde başrol oynamıştır.
2009 yılının başında vizyona giren olan Güz Sancısı filminde Kamil Efendi karakterini canlandırmıştır. Aynı yıl yayına başlayan Ezel adlı dizide Ramiz Karaeski karakterini canlandırmış ve tanınırlığı daha da artmıştır.
2010 Yaz döneminde NTV yeşil ekranlarında Edremit'in Çamlıbel kasabasında eşi ve kayın biraderi ile birlikte işletmekte olduğu Zeytinbağı adlı butik otelde dostlarını ağırlayarak Tuncel Kurtiz ve Dostları adlı bir program yapmıştır. Aynı yıl BBC'nin Hayat (Life) belgeselini seslendirdi.
Filmografi
1964
• Şeytanın Uşakları
1965
• Üçünüzü De Mıhlarım
• Son Kuşlar
• Sokakta Kan Vardı
• Sokaklar Yanıyor
• Sayılı Kabadayılar
• Krallar Kralı
• Konyakçı
• Kanlı Meydan
• Haracıma Dokunma
• Güzel Bir Gün İçin
• Büyük Şehrin Kanunu
• Bitmeyen Yol
• Bir Caniye Gönül Verdim
• Ben Öldükçe Yaşarım
• Babasız Yaşayamam
1966
• Ağaların Savaşı
• Zehirli Kucak
• Yiğit Yaralı Olur
• Silahların Kanunu
• Silahına Sarılan Adam
• Nikahsızlar
• Kıran Kırana
• Karanlıkta Vuruşanlar
• Kanunsuz Yol
• Kanunsuz Dağlar
• Kanlı Mezar
• Kader Çıkmazı
• Hudutların Kanunu
• Dört Kurşun
• Çirkin Kral
• Çingene
• At Avrat Silah
1967
• Kuduz Recep (Aslan Arkadaşım)
• Krallar Ölmez
• Bana Kurşun İşlemez
1970
• Umut
• Tatort (Alman TV dizisi)
1974
• Otobüs
1977
• Nehir
1978
• Kanal
• Sürü
• Son Kuşlar
• Sokakta Kan Vardı
• Sokaklar Yanıyor
• Sayılı Kabadayılar
• Krallar Kralı
• Konyakçı
• Kanlı Meydan
• Haracıma Dokunma
• Güzel Bir Gün İçin
• Büyük Şehrin Kanunu
• Bitmeyen Yol
• Bir Caniye Gönül Verdim
• Ben Öldükçe Yaşarım
• Babasız Yaşayamam
1966
• Ağaların Savaşı
• Zehirli Kucak
• Yiğit Yaralı Olur
• Silahların Kanunu
• Silahına Sarılan Adam
• Nikahsızlar
• Kıran Kırana
• Karanlıkta Vuruşanlar
• Kanunsuz Yol
• Kanunsuz Dağlar
• Kanlı Mezar
• Kader Çıkmazı
• Hudutların Kanunu
• Dört Kurşun
• Çirkin Kral
• Çingene
• At Avrat Silah
1967
• Kuduz Recep (Aslan Arkadaşım)
• Krallar Ölmez
• Bana Kurşun İşlemez
1970
• Umut
• Tatort (Alman TV dizisi)
1974
• Otobüs
1977
• Nehir
1978
• Kanal
• Sürü
1979
• Gül Hasan (Ayrıca filmin yönetmeni ve senaristi
• Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü)
• Bereketli Topraklar Üzerinde (Ayrıca filmin senaristi ve yapımcısı)
1981
• Kleiner Mann was tun (Alman yapımı)
1983
• Kalabaliken i Bender (İsveç yapımı)
• Duvar
1984
• Turkse Video
1985
• Die Abschiebung (Alman Yapımı)
• Vägen till Gyllenblå! (İsveç TV dizisi)
1986
• Hiuch HaGdi (Berlin Film Festivali Gümüş Ayı (En İyi Erkek Oyuncu) Ödülü)
1987
• Den Frusna Leoparden (İsveç yapımı)
• Aufbrüche (Almanya yapımı)
1988
• Livsfarlig Film (İsveç yapımı)
1989
• Noel Baba (Almanya yapımı)
• Täcknamn Coq Rouge (İsveç yapımı)
• Mahabharata (Uluslararası yapım)
1990
• Skyddsängeln (İsveç yapımı)
• Zeit der Rache (Avusturya yapımı)
• Die Hallo-Sisters (Alman televizyon dizisi)
1992
• Kvällspressen (Alman TV dizisi)
1993
• Çakalların İzinde (Televizyon dizisi)
• Korkunun Karanlık Gölgesi (Almanya yapımı)
• Ağrı'ya Dönüş
1994
• Bir Aşk Uğruna (Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
• Aşk Ölümden Soğuktur
1995
• Cemile ve Umudun Masalı
1996
• Cemile
• Usta Beni Öldürsene
• Tabutta Rövaşata
• Işıklar Sönmesin
• İstanbul Kanatlarımın Altında
1997
• Gräfin Sophia Hatun
• Çökertme
• Akrebin Yolculuğu (Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
1998
• Vive la mariée... et la libération du Kurdistan (Fransa yapımı)
• Hoşçakal Yarın
1999
• Kurtlar Sofrası (Televizyon dizisi)
2000
• Kumru (Televizyon filmi)
2001
• O da Beni Seviyor
• Şellale (Sadri Alışık Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu Ödülü)
• A cavallo della tigre (İtalya yapımı)
2003
• Alacakaranlık (Televizyon dizisi)
• İnat Hikayeleri (Ayrıca filmin senaristi)
2006
• Hacı (Televizyon dizisi)
2007
• Kara Duvak (Televizyon dizisi)
• Yaşamın Kıyısında (Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü
• Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü
• Yeşilçam Ödülleri En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
• Asi (Televizyon dizisi)
2008
• Jack Hunter and the Lost Treasure of Ugarit (ABD yapımı TV dizisi)
• Lal
• Güz Sancısı
2009
• Kayıp Armağan
• Siyah Beyaz
2009 - 2011
• Ezel (Televizyon dizisi)
Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları
• Çok Tuhaf Soruşturma
• Şeyh Bedrettin
• Keşanlı Ali Destanı
• Mahabaratta
• Devri Süleyman
• Yolcu
• Martı
• Zafer Madalyası
• Altın Yumruk
• Ayı Masalı
• Kalbin Sesi Halkın Gözü
• Teneke
• Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü)
• Bereketli Topraklar Üzerinde (Ayrıca filmin senaristi ve yapımcısı)
1981
• Kleiner Mann was tun (Alman yapımı)
1983
• Kalabaliken i Bender (İsveç yapımı)
• Duvar
1984
• Turkse Video
1985
• Die Abschiebung (Alman Yapımı)
• Vägen till Gyllenblå! (İsveç TV dizisi)
1986
• Hiuch HaGdi (Berlin Film Festivali Gümüş Ayı (En İyi Erkek Oyuncu) Ödülü)
1987
• Den Frusna Leoparden (İsveç yapımı)
• Aufbrüche (Almanya yapımı)
1988
• Livsfarlig Film (İsveç yapımı)
1989
• Noel Baba (Almanya yapımı)
• Täcknamn Coq Rouge (İsveç yapımı)
• Mahabharata (Uluslararası yapım)
1990
• Skyddsängeln (İsveç yapımı)
• Zeit der Rache (Avusturya yapımı)
• Die Hallo-Sisters (Alman televizyon dizisi)
1992
• Kvällspressen (Alman TV dizisi)
1993
• Çakalların İzinde (Televizyon dizisi)
• Korkunun Karanlık Gölgesi (Almanya yapımı)
• Ağrı'ya Dönüş
1994
• Bir Aşk Uğruna (Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
• Aşk Ölümden Soğuktur
1995
• Cemile ve Umudun Masalı
1996
• Cemile
• Usta Beni Öldürsene
• Tabutta Rövaşata
• Işıklar Sönmesin
• İstanbul Kanatlarımın Altında
1997
• Gräfin Sophia Hatun
• Çökertme
• Akrebin Yolculuğu (Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
1998
• Vive la mariée... et la libération du Kurdistan (Fransa yapımı)
• Hoşçakal Yarın
1999
• Kurtlar Sofrası (Televizyon dizisi)
2000
• Kumru (Televizyon filmi)
2001
• O da Beni Seviyor
• Şellale (Sadri Alışık Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu Ödülü)
• A cavallo della tigre (İtalya yapımı)
2003
• Alacakaranlık (Televizyon dizisi)
• İnat Hikayeleri (Ayrıca filmin senaristi)
2006
• Hacı (Televizyon dizisi)
2007
• Kara Duvak (Televizyon dizisi)
• Yaşamın Kıyısında (Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü
• Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü
• Yeşilçam Ödülleri En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
• Asi (Televizyon dizisi)
2008
• Jack Hunter and the Lost Treasure of Ugarit (ABD yapımı TV dizisi)
• Lal
• Güz Sancısı
2009
• Kayıp Armağan
• Siyah Beyaz
2009 - 2011
• Ezel (Televizyon dizisi)
Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları
• Çok Tuhaf Soruşturma
• Şeyh Bedrettin
• Keşanlı Ali Destanı
• Mahabaratta
• Devri Süleyman
• Yolcu
• Martı
• Zafer Madalyası
• Altın Yumruk
• Ayı Masalı
• Kalbin Sesi Halkın Gözü
• Teneke
Düşyazılar 3
Gün
boyunca yağmuru bekledim. Doldu gökyüzü, dolmadı değil. Bulutlar yığın yığın
geldiler, gelmedi değil. Dert bulutsuzluk değildi yani. Daha öte bir şeydi.
Çünkü o beklenen yağmur yağdı, yağmadı değil. Uzaklara yağdı. Oysa hazırdım,
atacaktım kendimi sokağa. Sırılsıklam oluncaya dek duracaktım yağmurun altında.
Saçlarımdan omuzlarıma, omuzlarımdan sırtıma, sırtımdan kalçama… tepeden
tırnağa yani. Sonra iyice üşüyüp dişlerim vurmaya başlayacaktı. Ben
bekleyecektim. İliklerime kadar üşüyecektim. Sonra sinecekti yağmurun arı duru
etkisi ruhuma. Beyaz bir güle dönecek ve şarkımızı söyleyecektim. Oysa yağmadı
yağmur, ıslanmadım, üşümedim, arı duru değil ruhum ve hâlâ utanmazcasına
kıpkırmızı bir gülüm. Lâl rengi ayak izlerim. Yapacak bir şey yok. Öpeceksin.
Sığmam Dünyaya
sığmam dünyaya, hayata sığmam,
bir yanım arş-ı ala, bir yanım devir devran
yükseklerdedir gözüm, bir şahin kadar keskin,
hiç çekinmem söylerim, esirgemem budaktan,
kim ki gül yaprağı döker gönlüme,
bir lal cümle kurar dilince,
şarabım şiirdir dolar kadehe,
hoşgör içelim canım, içelim haydi, şerefe.
Ala Doğan
ben bir ala doğan olsam
kanat çırpsam gönlüne
içerimde biriken maviyi
yorgan diye döksem üstüne
yüce bir çınar bulsak
dalına yuva kursak
gözün gözümde dursa
ölüversek öylece
foto: Hasan Bağlar
11 Ekim 2013
Kristal Gece
gene bir yaz gündönümü
usulca bırakıyor kendini
kristal bir geceye
ağzımda sevişgen bir sigar
çekiyorum içime
kedim kucağımda
kucağım rızamla bırakıyorum
kedime
Memleketim
Toprağına gözyaşımı döktüğüm
Terimi akıttığım
Aşımı ekmeğimi kazandığım
Sarı ovam, mor dağlarım
Memleketim
Ak duvaklı gelin olduğum
Ak kefenle koynuna girdiğim
Poyrazında üşüyüp, melteminde şifa bulduğum
Ezelimsin, inkar edersem kör olurum
Sularında yunduğum
Öz yurdum
Sarı ovam, mor dağlarım
Lapsanam, gömecim
Eyy benim canımdan aziz memlektim...
Foto: Zeki Gürsel
8 Ekim 2013
Bakınca Yüzüne
Bakınca yüzüne
Derin bir uçurum
Yüce bir dağ
Tanrının ışığı çakıp durur
Gözlerinde
Deliririrm
Bir arzu
Bir vahşi at
Sürükler beni
Kalırım kan revan
Yara bere içinde
Yemin Ettik Bugün
Yemin ettik bugün
Taptaze
Dedik ki birbirimize
Ölürsem eğer senden önce
Bil ki arafta bekleyeceğim
Bekleyeceğim seni
Sonsuza dek sürse de
Dedi ki
Biliyor musun
Ne kadar içindeyim
O derinliğin nasıl da delisiyim
Ölmek benim için bir fincan kahve
İçip varırım ezelden ebede
Yürüdüm Çıplak Ayak Yüreğine
Sen, sensin dedi sesi
Baktım gözlerinin içine
Yürüdüm çıplak ayak yüreğine
Dedim ki
Galiba, galiba ben, bizim
Biz ki yazıldı kaderimiz
Arş-alada ve okundu
Yıldızlarda duamız
Bir emir, bir fısıltı gibi
Bütün canlıların kulağına
Akmıştık Birbirimize
Ve vurduk kadehleri birbirine
Dedik ki tanrının şerefine
Çünkü buluşmuştuk
Öyle bir zamanda
Ve öyle bir yerde
Doğmuştuk ki
Mümkünü yoktu
Akmıştık birbirimize
6 Ekim 2013
Hayatın Tomurcuğu
Gece iner usulca
Karanlık çöker
Gözlerimi kapatır
Sabah çiyini beklerim
Gün uyanır
Açılır yüreğim
Hayatın tomurcuğu
Gümbürtüyle patlar
İçimde...
Derininimde bir yerlerde.
Foto: Özcan Koşan Photograpy
Kelam
Çekip alınca kelamı kitaptan hafifler anlam, çoraklaşır düşünce, hayvana yaklaşır insan.
Tijen Zeybek
Tijen Zeybek
İki Haylaz Çocuktuk
Katmıştı bizi önüne rüzgar
İki haylaz çocuktuk
Hayata ağız dolusu gülüyor
Ve korkusuz aşka koşuyorduk
Artık Çingeneyim
Vakit erişti
Tanrıça'ya yol verdim
Can yangını söndü
Artık çingeneyim
Söz veriyorum
İlk kar tanesi düşünce
Zeytin kebap edeceğim
Sadece senin için
Göbeciğimde...
Uyuyunca Düşümdesin
Uyuyunca düşümdesin
Uyanınca içimde
Alır zamanı yürürüm
Saçlarının içinde
Güz gelir uzatırım elmayı
Sırf hüzün gözlerinle
Beklersin kıpırtısız ve sessiz
Ay hilal olsun diye
Gece
Tülden bir perde gibi hafif
Hafif ve şeffaf iniyor gece
Günden kalma iki kadeh
İki de ezilmiş izmarit
Birinde kıpkızıl bir leke
Sokulmuş birbirine
Şefkatli geceyi
Giyiyorlar üstlerine
Sıcak bir hırka niyetine
3 Ekim 2013
Kasıklarımda Sancı
ışığa durunca dünya
yürüdüm yol boyunca
suya bulut düşürdüm
bir de seni düşündüm
kasıklarımda sancı
kor ateş kesildim
Foto: Hasan Bağlar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)