30 Nisan 2014

Yaz Yangını -6


 ben vurunca kendimi
 ovaya vururum
 suya vururum
 alıçtır kadim dostum
 dikeni neşterdir yarama
 bir acı sözün zehri
 karışınca kanıma
 gider çalarım göğsümü
 çalarım alıca

Yaz Yangını -5


 savurup eteğimi yürürüm
 ağaçlar devrilir arkamdan
 gözümün ucuyla görürüm
 sözü söze katarım
 ömrümü masal diye
 masal diye yazarım

Yaz Yangını -4


 çıplak ayak yürürüm ateşte
 kendi çivimi kendim çakarım
 çakarım ta yüreğime
 deliyim vazgeçmem kendimden
 sana mühürlüyüm 
 sana yazılıyım
 sana kazılıyım
 bu böyle biline

Yaz Yangını -3


 suyu uyuttum 
 ben uyumadım
 yıldızları ninniledim
 gözüm kırpmadım
 tam 19 gece
 seni tespih etti dilim
 seni sindirdim
 hece be hece

Yaz Yangını -2


 sönünce karanlığı gecenin
 dinle ıssızı, duyacaksın 
 ben geldim

Yaz Yangını -1


 biz ki sesimizi buluşturduğumuz o ilk günde
 hani ılık bir yağmur başlamıştı gök kubbede
 biz ki bakışlarımızı buluşturduğumuz o ilk seferde
 başı da, sonu da belliydi ki ya yangındı ya da zelzele
 biz ki tutuşup el ele çocuklara yemiş dağıttığımız
 o ilk öğlende
 adamıştık kendimizi hakka ve adalete
 adanmışız hala ilk günkü halimizle

Yaz Yangını


 uzundu kış
 ve uzun sürdü ayrılık
 kırk yıllık hatırı çoktan doldu
 beraber içtiğimiz o son kahvenin
 yaz geldi
 uzun ve sıcak geçecek
 yazı yakmaya geliyorum
 dost, düşman ve dahi sen
 bilesin

29 Nisan 2014

Yaban Dili -6

 ah yaban dili necedir 
 sen bilirsin ben bilirim
 nece ninniler analar
 nece kahırlanır kadınlar
 necedir düşleri gidenin
 sen bilirsin ben bilirim
 bir kor ateşteyim şimdi
 gece iniverdi sessizce
 alıp kendimi kucağıma
 örtündüm şiiri üstüme
 nece uyunur bu kentte
 sen bilirsin
 bilirim ben de

Yaban Dili -5


 açarım kapımı girersin usulca
 uzundu saçların, uzun ve kara
 yüzünde hep o mahzun yara
 uzun uzun konuşmalıydık
 uzun uzun dokunmalıydık
 uzun uzun ama sessizce
 oturmalıydık seninle
 kadehlerde şarap
 dumanı kıvrılan sigaralarımız
 ortadaki küllükte
 göstermeliydik en mahrem yaralarımızı
 göstermeliydik birbirimize

Yaban Dili -4


 sesimi kestiğim bıçağımsın
 dilimi ısırdığım ak dişim
 duru bir suydum önceden
 şimdi kızıl çiçeğe duran ben

Yaban Dili -3


 yabancı bana bu sabahlar
 şu gökkubbe de koşturan
 aceleci bulutlar
 geçip duran penceremden
 şu ak kanatlı kuşlar
 bir de yokluğun ey yar
 gümüşi ışıltısı sesinin
 göğsünde bıraktığım
 baş izim
 ah benim sevgili yarim

Yaban Dili -2


 kapanır açılır gökyüzüdür, yüzündür
 bulut geçer gözlerinden
 geçmez durur 
 ağlarsın
 ıslanırım

Yaban Dili -1


 martı çığlığı halinde
 gelip kondun dilime
 ak bir yazı
 ak bir yaprak
 ak bir salıncaktın
 avuttuğum göğsümde

Yaban Dili


 gün solar, olur gece
 düş zamanıdır
 uyku bekler eşikte
 komaz hasret yangını
 gece de bir gündüz de

27 Nisan 2014

Kıymet-i Harbiye


kimin potinleri eskir şimdi
arife geceleri
kim uyur koyup da
başucuna
kalmadı insanın 
kıymet-i harbiyesi
eşyasının kalmayınca


 Fotoğraf: Veysi Soyer

24 Nisan 2014

Gül Kanayınca -2


 hep böyle şaşarak
 hep böyle acıyarak
 hep böyle yaşamak
 son zerresi nefesin
 zuladaki o son gün
 yüklenip derdini ömrün
 bir meltem serininde
 bir yaz ikindisinde
 toprağa kavuşmak
 kavuşmak hayaliyle

Gül Kanayınca -1


 alır kendimi giderim
 yoksa yürüyecek yol
 ellerimle döşerim
 kendi gönlümle bulur
 dikenine kalbimi gömerim
 gül kanar, ben gülerim

Gül Kanayınca


 dalgalanır su
 sallanır dağlar
 doğudan batar güneş
 batıda gün patlar
 biz dururuz 
 gözlerimiz ufukta
 yalın kılıç girdiğimiz
 kavgamızdan
 şaşmayız asla
 dostlar böyle bilir bizi
 düşman öğrenir
 vakt erişip
 gül kanayınca

23 Nisan 2014

Koniçiva sevgilim -4


 bak gece iniyor usuldan
 yastığın aklı fikri sende
 başımı koyar koymaz
 başlar söylenmeye

Koniçiva sevgilim -3


 bakmasam olmaz bakıyorum
 kaçınılmaz sende kayboluyorum
 açık yara gibisin içimde
 kapatsam olmaz
 sürekli acıyorum

20 Nisan 2014

Ter/Kir -10


 bir kerpiç dam
 birkaç keçi
 kardeşlerim
 kedicikler
 bir de anam
 ekmek kokusu
 tütün kokusu
 eve gelmiş
 mücahit babam

Ter/Kir -9


 ne zaman meltem esse
 babam düşer aklıma
 tütün kokulu bağrı
 elleri nasırlı

Ter/Kir -8


 bir ben varım bir de ovam
 bir ben varım bir de kelam
 bir ben varım bir de alem
 bir ben varım bir de sevdam
 sinemdeki yaram, tuzu terimin
 sensin elim kesilse
 sensin kızıl kıyamet kanayan

Ter/Kir -7


 her sabah uyandığımda
 yeni baştan kurarım 
 hayatın zembereğini
 sen uyurken ey insan
 ok kurtulur yayından
 ve boşalır zemberek
 yeniden ve yeniden
 kurmak gerek

Ter/Kir -6


 yalan üstüne yalan
 vurur kırbacını
 ezer geçer zaman
 o ala şafak gelir
 gelir bir gün
 herkes döner yüzünü
 haktan yana
 hakikattan...

Ter/Kir -5


 uzundur yol, uzaktır yaban
 bir hoşçakal beklerim
 bir de selam
 çıkmadı ağzınızdan
 döner sırtımı giderim
 kırılırım ama alışmam

Ter/Kir -4


 ah çilesi ömrümün
 ağır ağır ağır
 bir taş gibisin
 ve beşparmaklar
 ve mesarya
 ve kırklar ve toklu ovası
 ve dutlu akar ve çatanak
 ah çilesi ömrümün 
 göğsüm gölgesinde 
 emzirdiğim bir kuşsun
 zümrüd-ü anka

Ter/Kir -3


 ne zaman üşüsem
 şiir örterim üstüme
 ne zaman yorulsam
 toprağı yatak yaparım
 yatak yaparım kendime
 bir de can kuşumu
 serbest bırakırım
 çıkar gider göğsümden
 konar bir alıç dikenine

Ter/Kir -2


 annesi nesidir çocuğun
 diye soran şair
 cevabı verilmiştir sorunun
 annesi ilk ekmeğidir
 ilk ekmeğidir bir çocuğun

Ter/Kir -1


 Savurup saçımı atlıyorum boşluğa
 kuşlar düşüyor yanım sıra
 yanım sıra turna, keklik
 ebabil yanım sıra
 bir de eflatun fırtına
 ter içinde düşüyor benimle
 yapışmış yakama

17 Nisan 2014

Yol - 3


 bir elim bıçak tutar
 bir elim çiçek
 bir yanım öfke saklar
 bir yanım sevda
 çekip bıçağı
 teni ruhtan ayırsak
 bedenim ibadete dururken
 ruhum seninle sevişmeye koşacak

Yol - 2


 Ey atına binmiş rüzgara meydan okuyan
 Aşıklardan sor beni, ovadaki yalnız alıçtan
 Beşparmaktan sor beni, yüreğine saplanan bıçaktan
 Mesaryadan sor beni, nicedir nennilenmeyen başaktan
 Ey atına binmiş rüzgar gibi uğuldayan
 Geceye sor beni, çıkarım karanlıktan
 Ara beni bulursun gün yüzlü ala şafaktan

16 Nisan 2014

Yol - 1


 küçücüktüm bir çocuk
 yüksekti gök, deniz uçsuz
 küçücüktüm bir çocuk
 uçsuzdu ova, dağlar sonsuz
 sonra aynaya gösterdiler beni
 gördüm orda gözbebeklerimi
 içindeydi gök, deniz, ova
 ol kainat orada

Yol


 nefes alıyorsun değil yaşamak
 gülüyorsun, ağlıyorsun değil
 al kendini düş yola ey insan
 yol ki keskindir bıçaktan
 sür kendini, açılsın yaran

15 Nisan 2014

Kimindir Bu Hesap


Kaç adımda biter bir insan ömrü
Kaç nefeste solar, solar gül yüzü
Kaçıncı vuruşta durur atan kalp
Kimindir bu hesap, bu kesin yazı


Fotoğraf: Zeki Gürsel

Bir Deli Işık


Gözlerim önünde bir deli ışık
Gümüşi sesini savurur durur
Açık bağrım, yüreğim açık
Gelir göğsüme çarpar, durulur

Boşluk


Gökyüzünü kaldırdım üstümden
Boşluğa yelken açtım ben
Sırrı derin, o sınırsız yolun
Gönüllü yolcusuyum artık ben

Uzak İyidir


Uzak iyidir
İnsan ölür
Dirilir

Binbir Çeşit Sevmek


Bir küçük oda, bir koca dünya
 Kadehte şarap, kucakta sevda
 Evlat kokusu sinmiş üstüme
 Aşk kokusu sinmiş
 Binbir çeşit sevmek
 Hepsi bir arada

Martı


Bir düş görüyorum. Gökyüzünde asılı kalmış martı çığlıklarını topluyorum düşümde. Bir de aceleci bulutlar geçiyor üstümden. Gölgelerine basmamak için kıpırdamadan duruyorum. Martı çığlıklarından korkmuş olmalı bulutlar, martı çığlıklarında tekin olmayan bir beyazlık var zira. Bulutlar biliyorlar. Her beyaz lekesizliğin şarkısını söyler söylemesine. Ancak şarkıyı anlamak lekeyi bilmekle mümkündür. O yüzden lekesizliğin şarkısı kopkoyu lekelerden haberler verir bize.

11 Nisan 2014

Uzak



Saçlarımı koydum ilk
Sonra avuçlarını senin
Sonra diz arkalarım
Gümüş halen senin
Kitaplarım
Gülümdanlıklarım
İşaret parmağım
Ve öpücük izlerin
Dokundukça gerilen
Memelerim
Toplandık gidiyoruz
Evvel ahir yolculuk
Derin mi derin

Koniçiva sevgilimmm -2



duracaktı az daha
duracaktı yüreğim
gelip konunca ağzıma
haberci kelebeğin

Koniçiva sevgilimmm -1



son kertede 
dudak tiryakisiyiz biz
seninle
su ve dil gibiyiz
söz ve yazı gibi
öpülüp alna konan
bir dilim ekmek misali

Koniçiva sevgilimmm



saldın içimin kuşlarını
şenlendi gökyüzüm
hepsi sana uçtular
hepsi sana iki gözüm

9 Nisan 2014

İtiraz -13



bin yara, bin ah, bin keder
bin öpücük, bin kahkaha
avucuma bırakılmış
bin renkli şeker
bırak kalsınlar öyle
birak kalayım
avucunda renkli şekerler
sevinçten deliye dönmüş
bir çocuk olmak
bana yeter

İtiraz -12



bak gözlerimin içine
dur kıyısında cennetin/cehennemin
sakın düşme içine
sonsuzluğun sonu var
bekle

İtiraz -11



bin bir zerreden olduk biz
hepsi ben'dir, hepsi biz
kesip atamam hiç birini
onlardır ben yapan
onlardır sen yapan
beni

İtiraz -10



ben benden geçemem
ben'de sen varsın
sen insandan geçme
insan olanda ben varım

İtiraz -9



bak bir tijenname bu
ister okur anlarsın
ister yırtar atarsın
bilmediğin değilim
benden iyi bilirisn
gene de nedendir
nedendir
cam kırıklarıyla
kanaması sesinin

İtiraz -8



gülme, sevinme, bekleme
çalmayacak kapını
iyi olan hiç kimse
der gibisin
deme