13 Ekim 2013

Tuncel Kurtiz


Aslında oldukça geç keşfettim ben Tuncel Kurtiz’i. Ama bir keşfettim pir keşfettim. Adete çarptı beni. Diyebilirim ki ona âşık oldum. Tiyatrosu, filmleri, sesi… İlle de sesi. Ve elbette hayata bakışı. Yaşayışı. Dopdolu bir insandı ki hiç boşalmadı. Son nefesine kadar içinden gelen ve önünde durması mümkün olmayan o deli dalgalara kement attı. Zaman zaman dalgaların sürüklediği yere gittiyse de tesadüf değildir gitmek istediği için oradaydı. Hiçbir oyun, hiçbir film, hiçbir aşk içindeki dalgalı denizi yatıştırmadı sanırım. Ya da çok kısa sürdü bu yatışmalar. Onun varoluşu fırtınalıydı, başka türlüsü mümkün olamazdı, olmadı. Ben çok âşık olurum diyordu. On, yüz, bin kere. Ama aşkın da dereceleri var diyordu. Bazen bir anda. Bir bakışla. Bazen uzun uzun.  Kendi kendini anlattığı “Tuncel Kurtiz Bölük Pörçük” kitabında çocukluğuna bir kapı arlar;

“Reşadiye Kaymakamlığı. Tuncel okula başlamış, bir haşarı. Öğretmenim annem. Dayanamayıp kulağımı çekip, kafamı tahtaya vuruyor bazen. Hiçbir şey para etmiyor bana. En çok şunu hatırlıyorum. Evin önünde ziyafet sofrası kuruldu. Ekibin başındaki Muzaffer Sarısözen’miş.  Yemek yenip rakılar içildi. Ve âşıklar gelip türküler okudular. Bu türküler plağa alındı.  Plağın üzerinden çıkan o plastik tel yumaklarıyla oynamaktaydım ben. O günlerden bir türkü hâlâ kulaklarımdadır. Arasıra mırıldanırım. Şimdi aklıma gelmiyor. Hah geldi. “Sarsı kırağında kır atım kişner”. Bu türküyü çok iyi hatırlıyorum. Sonra Kandıra. Okul bahçesinde terbiyesiz kelimeler de öğreniyorum. Hiç burada tekrarlamanın lüzumu yok şimdi. İlk tiyatro oyunumu oynuyorum orada ben. Kahraman bir milli mücadele askeri.  Düşmanla işbirliği yapan herkese karşı. Bir elimde tüfek, başımda kalpak. Kaymakamın çocuğu olduğumdan bütün bayramlarda ben şiir okuyorum”.


Psikoloji  bilimi  saçmalayıp anne babalara çocuklarıyla arkadaş olmalarını tavsiye etmeden, anne babaları çocuklarının esiri, maskarası haline getirmeden önce anneler, babalar güzel dayaklar atarlardı çocuklarına ve o çocuklar arasından güzel insanlar çıkardı. Belli ki Tuncel Kurtiz onlardan biri. Hayatı ciddi ciddi yaşamış. Ciddi ciddi çocuk  olmuş, usul usul büyümüş. Hayallerini de kendiyle birlikte büyütmüş. Ne güzel.

Kitabındaki bu fotoğrafının altında şunlar yazıyor;
Posof’tan Ayvalığa, oradan Amerika’ya. İlk coca cola acı. Sosislerin kabuğu soyulmuyor sucuk gibi, ekmekler ilaç gibi kokuyor, ben ne arıyorum buralarda, işte böyle hüzünle bakıyorum fotoğrafçıya.

Onun için söylenenler de Tuncel Kurtiz’in kim olduğuna dair çok şey söyler bize. Kulak verelim:
“Tuncel Kurtiz’i tanıdığımda, yurtdışından, 20 yıllık gönüllü sürgün hayatından yeni dönmüştü Türkiye’ye ve inanılmazdı. Küçük bir entelektüel grup haricinde herkes ya Umut’tan ya da Sürü filminden kaba saba, kötü adam rolleri oynayan bir aktör olarak hatırlıyordu. Onun dünya çapında bir oyuncu olduğundan bihaber olmaları sıradan insanlar için normaldi ama, ya sinemadakiler, onlar tanıyorlar mıydı? Böylesine büyük bir aktörü önce sinemamızın tanıması gerekiyordu. Onun adı, filmin adı olarak, çok sevdiği Şeyh Bedrettin destanından alınmış ve “Bedr” olmuştu benim için ve gerçekten sinemamızda hâlâ ışığı sönmemiş, bu ilke tiyatrosu ve sineması anıldıkça hiçbir zaman da sönmeyecek olan bir Bedr idi benim için, bir dolunaydı. Bedreddin dinin ve başkaldırının dolunayı idi, Tuncel Kurtiz sinemamızın, kültürümüzün dolunayı.

-Mehmet Eryılmaz, Yönetmen
(Tuncel Kurtiz Bölük Pörçük kitabından)

Gene de derli toplu bir ne zaman, ne yaptı dizisi vermek gerekir mi bilmiyorum… belki de gereksiz ama gene de vermeli.


Tuncel Kurtiz
Oyuncu, Senarist, Yapımcı
Doğum Tarihi: 01.02.1936
Doğum Yeri: İzmir, TÜRKİYE
Türk sinema ve tiyatro oyuncusu, yönetmen, yapımcı, senarist. Babası Selanik doğumlu bir Türk bürokratı, annesi Boşnak’tır.

Üniversitede kısa bir süre hukuk fakültesinde, daha sonra ise filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerinde okudu; ancak hiçbirinden mezun olmadı.[1] İlk kez 1959 yılında Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlamış olan sanatçı, sinema filmlerinde rol aldı. Sürü filmiyle zirveye çıkan sanatçı, doğayla iç içe yaşamayı sever. Hacı ve Asi adlı dizilerde başrol oynamıştır.

2009 yılının başında vizyona giren olan Güz Sancısı filminde Kamil Efendi karakterini canlandırmıştır. Aynı yıl yayına başlayan Ezel adlı dizide Ramiz Karaeski karakterini canlandırmış ve tanınırlığı daha da artmıştır.

2010 Yaz döneminde NTV yeşil ekranlarında Edremit'in Çamlıbel kasabasında eşi ve kayın biraderi ile birlikte işletmekte olduğu Zeytinbağı  adlı butik otelde dostlarını ağırlayarak Tuncel Kurtiz ve Dostları adlı bir program yapmıştır. Aynı yıl BBC'nin Hayat (Life) belgeselini seslendirdi.


Filmografi

1964
• Şeytanın Uşakları 

1965
• Üçünüzü De Mıhlarım
• Son Kuşlar
• Sokakta Kan Vardı
• Sokaklar Yanıyor
• Sayılı Kabadayılar
• Krallar Kralı
• Konyakçı
• Kanlı Meydan
• Haracıma Dokunma
• Güzel Bir Gün İçin
• Büyük Şehrin Kanunu
• Bitmeyen Yol
• Bir Caniye Gönül Verdim
• Ben Öldükçe Yaşarım
• Babasız Yaşayamam

1966
• Ağaların Savaşı
• Zehirli Kucak
• Yiğit Yaralı Olur
• Silahların Kanunu
• Silahına Sarılan Adam
• Nikahsızlar
• Kıran Kırana
• Karanlıkta Vuruşanlar
• Kanunsuz Yol
• Kanunsuz Dağlar
• Kanlı Mezar
• Kader Çıkmazı
• Hudutların Kanunu
• Dört Kurşun
• Çirkin Kral
• Çingene
• At Avrat Silah

1967
• Kuduz Recep (Aslan Arkadaşım)
• Krallar Ölmez
• Bana Kurşun İşlemez

1970
• Umut
• Tatort (Alman TV dizisi)

1974
• Otobüs

1977
• Nehir

1978
• Kanal
• Sürü  
1979 
• Gül Hasan (Ayrıca filmin yönetmeni ve senaristi
• Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü)
• Bereketli Topraklar Üzerinde (Ayrıca filmin senaristi ve yapımcısı)

1981
• Kleiner Mann was tun (Alman yapımı)

1983
• Kalabaliken i Bender (İsveç yapımı)
• Duvar

1984
• Turkse Video

1985
• Die Abschiebung (Alman Yapımı)
• Vägen till Gyllenblå! (İsveç TV dizisi)

1986
• Hiuch HaGdi (Berlin Film Festivali Gümüş Ayı (En İyi Erkek Oyuncu) Ödülü)

1987
• Den Frusna Leoparden (İsveç yapımı)
• Aufbrüche (Almanya yapımı)

1988
• Livsfarlig Film (İsveç yapımı)

1989
• Noel Baba (Almanya yapımı)
• Täcknamn Coq Rouge (İsveç yapımı)
• Mahabharata (Uluslararası yapım)

1990
• Skyddsängeln (İsveç yapımı)
• Zeit der Rache (Avusturya yapımı)
• Die Hallo-Sisters (Alman televizyon dizisi)

1992
• Kvällspressen (Alman TV dizisi)

1993
• Çakalların İzinde (Televizyon dizisi)
• Korkunun Karanlık Gölgesi (Almanya yapımı)
• Ağrı'ya Dönüş
1994
• Bir Aşk Uğruna (Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
• Aşk Ölümden Soğuktur

1995
• Cemile ve Umudun Masalı

1996
• Cemile
• Usta Beni Öldürsene
• Tabutta Rövaşata
• Işıklar Sönmesin
• İstanbul Kanatlarımın Altında

1997
• Gräfin Sophia Hatun
• Çökertme
• Akrebin Yolculuğu (Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)

1998
• Vive la mariée... et la libération du Kurdistan (Fransa yapımı)
• Hoşçakal Yarın

1999
• Kurtlar Sofrası (Televizyon dizisi)

2000
• Kumru (Televizyon filmi)

2001
• O da Beni Seviyor
• Şellale (Sadri Alışık Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu Ödülü)
• A cavallo della tigre (İtalya yapımı)

2003
• Alacakaranlık (Televizyon dizisi)
• İnat Hikayeleri (Ayrıca filmin senaristi)

2006
• Hacı (Televizyon dizisi)

2007
• Kara Duvak (Televizyon dizisi)
• Yaşamın Kıyısında (Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü
• Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü
• Yeşilçam Ödülleri En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)
• Asi (Televizyon dizisi)

2008
• Jack Hunter and the Lost Treasure of Ugarit (ABD yapımı TV dizisi)
• Lal
• Güz Sancısı

2009
• Kayıp Armağan
• Siyah Beyaz

2009 - 2011
• Ezel (Televizyon dizisi)

Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları

• Çok Tuhaf Soruşturma
• Şeyh Bedrettin
• Keşanlı Ali Destanı
• Mahabaratta
• Devri Süleyman
• Yolcu
• Martı
• Zafer Madalyası
• Altın Yumruk
• Ayı Masalı
• Kalbin Sesi Halkın Gözü
• Teneke







Düşyazılar 3



Gün boyunca yağmuru bekledim. Doldu gökyüzü, dolmadı değil. Bulutlar yığın yığın geldiler, gelmedi değil. Dert bulutsuzluk değildi yani. Daha öte bir şeydi. Çünkü o beklenen yağmur yağdı, yağmadı değil. Uzaklara yağdı. Oysa hazırdım, atacaktım kendimi sokağa. Sırılsıklam oluncaya dek duracaktım yağmurun altında. Saçlarımdan omuzlarıma, omuzlarımdan sırtıma, sırtımdan kalçama… tepeden tırnağa yani. Sonra iyice üşüyüp dişlerim vurmaya başlayacaktı. Ben bekleyecektim. İliklerime kadar üşüyecektim. Sonra sinecekti yağmurun arı duru etkisi ruhuma. Beyaz bir güle dönecek ve şarkımızı söyleyecektim. Oysa yağmadı yağmur, ıslanmadım, üşümedim, arı duru değil ruhum ve hâlâ utanmazcasına kıpkırmızı bir gülüm. Lâl rengi ayak izlerim. Yapacak bir şey yok. Öpeceksin.

Sığmam Dünyaya



sığmam dünyaya, hayata sığmam,
 bir yanım arş-ı ala, bir yanım devir devran
 yükseklerdedir gözüm, bir şahin kadar keskin, 
 hiç çekinmem söylerim, esirgemem budaktan,
 kim ki gül yaprağı döker gönlüme, 
 bir lal cümle kurar dilince, 
 şarabım şiirdir dolar kadehe, 
 hoşgör içelim canım, içelim haydi, şerefe.

Ala Doğan


ben bir ala doğan olsam 
kanat çırpsam gönlüne
içerimde biriken maviyi
 yorgan diye döksem üstüne
 yüce bir çınar bulsak
 dalına yuva kursak
 gözün gözümde dursa
 ölüversek öylece



 foto: Hasan Bağlar