26 Ekim 2014
Sarmalı
Yıldızlar olmalı
Gökyüzünde
Gece olmalı
Tatlı bir manolya
Kokmalı
Karanlık…
Tüy kadar hafif
Tül kadar ince
Sarmalı insanı
Sarmalı
Güz
Güzdür
Yangın yeri toprak
Ne deniz, ne ay
Ne insan, ne tanrı
Kurtulamaz güzden
Uyuyamaz kimse
Yanarken yaprak
Bıçak
Eyy kınından çıkan bıçak
Sıcak eti kesip de
Tatlı canı yakıp da
Ta yüreğe dokunan
O amansız düşman
Eyy insanın bileği
Bıçağı dost edinen
Uyandırıp uykusundan
Taş üstünde bileyen
Saplayıp da bedene
Can içre can kesen
Kan üste kan döken
Döşediğin bu yolda
Yürüyeceksin sen
Açtığın bu kapıya
Zincirlenecek olan
Sen
Ah bir bilebilsen
Kurşun
Çıkınca bir kurşun yola
Menzili yürek olunca
Delince teni sıcak
Yarılır arşta bir yerlerde
Yarılır kara toprak
Başlangıç
Buğdaylı bir tarlaydın
Zamanın saklısında
Orak vurup dalına
Devirdim başakları
Ayırıp kabuğundan
Daneleri savurdum
Üfleyip rüzgârımı
Ufuk üzre topladım
21 Ekim 2014
20 Ekim 2014
Tarlada
güneş fena yakıyordu böğrülce tarlasına düştüğümde. bir öbek kadın kahkahası yeri göğü inletiyordu. dalında kıpır kıpır sallanan böğrülceler kadar bu şen kahkahalar da baştan çıkarıcıydı. topladım, topladım, topladım. kadınların en tatlı ve en erotik dedikodularına katıldım. o bir saat nasıl da yaşadım. düpedüz hayatın çocuğuydum... toz oldum, toprak oldum, tere battım. insan tütüyordum dönüşte. buram buram insan... alenen mutluydum. tarı damakta kalan...
19 Ekim 2014
16 Ekim 2014
9 Ekim 2014
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)