18 Ocak 2015

Okumak Üstüne - yedisinde neysen yetmişinde de o olamazsın. olmamalısın. o zaman yedi ile yetmiş arasındaki yıllar ya eylemsizdir ya da gereksiz.

okumak üstüne...
okumak bir eylemdir ancak okumayı söken çocuk henüz eylemsel bir okuma edimi içinde değildir. belki de hiç olmayacaktır. okur/yazar dediğimiz insan için de okumak eylem değil sadece öğrenilmiş bir edimdir. bir eylem olarak okumak yazıya dökülmüş düşünceye düşünceyle dokunmaktır. böylesi bir okumak çok taraflı bir tartışmayı kendi içinde en şiddetli ve kıyasıya sürdürebilme becerisidir. ki bu bir süreçtir. süreç boyunca kişi kendi düşüncesinden şüpheye düşer, düşüncesini değiştirir ya da tümden terk eder ya da kendi düşüncesi daha da pekişir. kendi düşüncesi daha da pekiştiği bir durumda son okuduğu metnin kaynağına şüphe duymaya başlar. eğer kendi düşüncesini terk etmişse, düşünceye sahip olmasına yol açan, geçmiş okumalarının kaynağına olan inancı sarsılır.

okumak kendi düşüncelerini bir başkasının düşünceleriyle sınama cesaretidir de. onları birbiriyle çarpıştırma, kıyaslama, ölçme, tartma ve sonuçları bakımından yargılama cüretidir. kendi kendine karşı bir eylemdir okumak. yani okumak eylemi içindeki kişi düşüncelerini umutsuzca doğrulamak çabası içinde değildir. tam tersine onları sallamak, sarsmak, üst üste koyduğu taşları yerinden oynatıp tekrardan aynı sağlamlıkta yerlerine konulup konulamayacağını test etmektir. testi geçemeyen düşünce belli bir sürecin sonunda -eğer kişi kendine sadıksa- değişir ve hayat içinde yol alınmış olur.

düşünceleriniz sizin düşünceleriniz midir? güzel sorudur. kendini bir siyasi partinin yılmaz neferi olarak tanımlayan ve ömür boyu o partiye bağlı kalan kişinin düşünceleri kendi düşünceleri midir yoksa partinin kanaat önderlerinin düşünceleri mi? bunlar dışına hiç çıkmış mıdır? kendini marksist olarak tanımlayan kişinin düşünceleri kendi düşünceleri midir? marks'ın düşünceleri mi?
eylemsel bir edim içinde okumayanlar önlerindeki metin ne yazıyor olursa olsun orada yazılanları değil inandıklarını okurlar. yani inandıkları doğruyu çürüten bir cümleyi inançlarını kuvvetlendiren bir cümle biçiminde yorumlayabilirler. bu anlamda okumak günümüz "entel", "okumuş" insanında ve özellikle de gençliğinde çok sık rastladığımız, tehlikeli bir hastalıktır.

oysa ki bir eylem olarak okumak insanın kendi düşüncelerini bir başkasının düşüncesiyle kıyasıya çarpıştırması ve bu yorucu süreç sonunda elinde kalanlara bakarak düşüncesini yeniden ve yeniden yargılayarak ona müdahale etmesidir. bu anlamda düşüncenin düşünceye müdahalesidir olup biten. amma asıl mücadele her durumda insanın kendi kendisiyle yaptığıdır. emekle ve kılı kırk yararak ve her gün yeniden ve yeniden gözden geçirilerek yaşatılan düşüncenin evrimidir söz konusu olan. ve bu yolda bir çok düşüncenin devrilmesi de kaçınılmazdır. yani yedisinde neysen yetmişinde de o olamazsın. olmamalısın. o zaman yedi ile yetmiş arasındaki yıllar ya eylemsizdir ya da gereksiz.