Dilenci çocukların çorapsız ayakları üşümeyecek artık, yaz
geldi. Karınları gene aç olacak
ama etleri gene dayaktan mor. Huzursuz uykuları sürecek sıcak yaz geceleri
boyunca da. Yarı aç mideler, sidik kokulu
yataklar, kirli tırnaklar eşlik edecek çocukluk fotoğraflarına. Öldürücü sıcağın korkusundan duvar diplerine
saklanacaklar. Gölgelere oturup da öyle bekleyecekler tartılacak ablaları,
abileri. Onlar şöyle bir çıkıp baskülün
üstüne inecekler ve birkaç kuruş verecekler acıma duygusuyla. Oysa ben onlara
gökyüzü dolusu düşler vermek isterdim.
Güven duygusuyla tatlanmış uykular, sevildiğini bilmenin verdiği
pervasız yatışlar vermek isterdim.
Beşparmaklar boyunca özgürlükleri olsun isterdim minicik yüreklerinde.
Küçücük başlarının iz bırakacağı yumuşak yastıkları olsun isterdim.
Kocaman bir süngerim
olsun isterdim billur sulara daldırdığım, onların küçücük dünyalarından acıyı,
kederi, yokluğu bir çırpıda silmek isterdim.
Seçimden seçime hatırlanan kırık salıncaklı parklara değil yemyeşil
çimenli, kocaman ağaçlı, kaydıraklı bahçelere salmak isterdim onları.
Kahkahaları kuş cıvıltılarına karışsın, gülmekten karınları ağrısın
isterdim. Ceplerimde sakladığım
düşlerimden vermek isterdim onlara. Kendi çocukluğumdan biriktirdiğim
sevgilerimden, çocuk düşlerimden kalan gülüşlerimden.
Tek tek sokakları dolaşmak ve sevgisiz çocukları toplamak
isterdim. Onların gözlerine bakmak, o masum parıltıları solduran acılardan
kurtarmak isterdim onları. Sihirli
ellerim olsa keşke. Sihirli ellerim olsa, gece gündüz uyumaz bulurdum onları,
dokunurdum gövdelerindeki hırpalanmışlıklara, silerdim dayağın, çimdiğin
izlerini tazecik tenlerinden. Sonra elciklerine dokunurdum kendi ellerimle.
Sokakların pisliğini, isi, kiri silerdim avuçlarından. Yumuşacık ve tertemiz
olmalı çocukların elleri.
Çocukluk düşlerimi doldurup ceplerime tutayım Lefkoşa’nın ve
Karpaz’ın sokaklarını. Boynu bükük,
dünyası kara, rengi soluk çocukları bulayım tek tek. Onlara gelecek güzel günlerin düşlerinden
vereyim. Düşleri olmalı çocukların. Bilsinler ki sadece keder yok bu dünyada,
sadece keder verenler yok. Kocaman eller
vurmak için kalkmaz bir tek, kocaman sevgiler sunan eller vardır. Sokakları
pis, evleri fakir, yaşamları sefil ülkeler yok sadece, yaşam bundan ibaret
değil. Böylesi yaşamların suçlusu onlar
değil. Bilmeli çocuklar, hiçbir kötülüğün suçlusu çocuklar değildir. Onlara gelecek güzel günlerin düşlerini vermeli
önce, önce düşleri olmalı çocukların.
Düşleri olursa eğer geleceği yaratacak güçleri de olur belki... belki.
Vermeli onlara en temiz, en sevgili, en dost dünyanın düşlerini. Savaşsız,
kavgasız, silâhsız bir dünyanın düşlerini.
Doldurayım düşlerimi ceplerime vurayım kendimi sokaklara.
Tapusu cumhurbaşkanına çıkarılmamış yurt düşlerimden vereyim, vatan sevgisinin
kimselere ihale edilmediği özgür ülke düşlerimden vereyim. Kaleme karşı silâh çekilmeyen, barışçı
insanların yaşadığı Kıbrıs düşlerim var ceplerimde, kimsenin kimseyi hain ilân etmediği,
okullarda aç çocuklar varken kedi gözü mersedes siparişi veren başbakanların
olmadığı düşlerimden vereyim.
Çocuklarına savaşmayı ve tetiklere dokunmayı değil sevgi ve hoşgörüyle
yaratılacak yeni bir dünyanın umutlarını öğreten düşlerim var benim. Kendi çocuklarını aç bırakarak, göç yollarına
düşürerek onların geleceğinden yiyen, onların geleceğinden keserek ceplerini
dolduran kıyıcı yöneticilerin olmadığı, insanına yakın, adil ve paylaşımcı,
gerçek liderlerin yaşadığı Kıbrıs düşlerimden vereyim.