Şimdi ben çok gülüyorum bu avcıların haline. Durup durup
gülüyorum. Bu geniş kesim, bu avdan kalabalık
avvv+cı kesimi daha ilk haftada bütün kuşları ve tavşanları
bitirdiler. Öyle çoktular ve o kadar çok ateş ettiler ki sadece kümeslerdeki
tavuklar kurtuldu ellerinden. İkinci hafta,yakınlarında, civarlarında,
ötelerinde, berilerinde bulunan avcı arkadaşlarını vurmaya başladılar. Avın ertesi günkü gazete manşetleri ava
giderken avlananlarla doluydu. Üçüncü
hafta bu av meselesi iyice absürd bir hal almaya başladı. Avcı vurmak kuş vurmaya benzemediğinden
herhalde yeterince zevkli bulunmamış olacaktı ki, ağacın burnunda zeytin
toplarken avlanan kadınlar görülmeye başlandı kargılık çengellerinde. Necip memleketimizde AVVV olayı bu anlama
geliyor. AVVV+CI ise menzilde kıpırdayan
her şeye ateş eden “errrkek” demek. Trans halinde, vurmaya, ateş etmeye
programlanmış, neredeyse refleks tepkilerle çevresinde hareket halinde olan her
şeye atış SERBEST!
Pazarları balkona çıkmaya korkuyorum ben. Dama çıkıp çamaşır
asmaktansa ödüm patlıyor. Bir düşünsenize bu av deliliğinin hüküm sürdüğü
zamanlardan bir pazartesi, gazetelerin baş sayfasında ben: “Tijen Zeybek isimli
talihsiz kadın, Pazar Pazar, Pazar ayinini yerine getirir, annelik ve kadınlık görevlerinin
en hasını kutsal kutsal ifa ederken, yani damda çamaşır asarken, dikkatsiz bir
avcı tarafından vurularak öldürüldü.” Böyle komik bir ölümde ölmeyi kim ister.
Bu, ölümün ciddiyetine dahi sekte vurma derecesinde komik yani. Başıma böyle bir şey gelecek olsa ölürken
gülerim herhalde. Bilimum hakları
cansiperane savunan ben, çiçeklerin ötanazi hakkını bile teslim eden,
Lafargue’nin “Tembellik Hakkı”nı sonuna kadar, fikir beyanını dibine kadar, rüküşlük ve salaşlık hakkını kullanmayı
sonsuza kadar destekleyen ben gün gelip
“damda çamaşır asarken avlanmama hakkı”diye bir yenisini de listeme
ekleyeceğimi hiç düşünmemiştim. En
sonunda bu da oldu bu topraklarda.
İşte avcılarla ilgili halet-i ruhiyem bu minvalde bu aralar.
Bu işin ucu o kadar kaçtı ki gülmekten kızmaya fırsat bulamıyorum. Yazıya
dökerken de gülüyorum. Tam bu anda Filiz Naldöven geliyor. Yaz yaz, diyor.
“Üstelik bir de kadın vurmuş bunlar.”diyor. Başlık da onun fikri ve bu yüzden
ben bu yazıyı Filiz’e ithaf ediyorum. Bu arada (Filiz yanımdan ayrıldıktan
sonra) gazetede bir yazı dikkatimi çekiyor. Başlık “Kadın cinsinin üstünlüğü”.
Vallayi benim böyle bir iddiam yok(tu). Ben hep eşitlik eşitlik diyor(d)um.
Oysa dünya basınında patlamış bu bilimsel haber. Daha doğrusu haberler: 1. Çocukların
zekâ düzeyinin belirlenmesinde babanın hiçbir rolünün olmadığı anlaşılmış. Zekâ
kadınların ‘X’ kromozomundan geçiyormuş. 2. Erkeklerin annelerinden zekâ
geni alırken zorlandıkları, genel olarak kadınların erkeklerden daha zeki
oldukları ortaya çıkmış. 3. “Erkeklerin soyu kuruyacakmış. Evrim o yönde
ilerliyormuş.” Ve son bir tane daha; İran’da yapılan üniversiteye giriş
sınavında başarılı olan 195 bin öğrenciden 122 bini kızmış.
Eh dünyanın halini gördükçe zaten kuşkulanıyordum. W. Buş’un
IQ su da, yaptıkları da ortada. Diğer yanda Saddam, Şaron, Putin. Geçmişten
Hitler vb. Ondan soonacıma bir de İbrahim Tatlıses var tepemizde. E cennet
vatanımızdada ise cinsiyeti olmayan “sevgililer gününde” bakanlığına bağlı tüm
kadınlara kırmızı karanfil hediye eden müdürler, gazete ilânıyla seçmenlerinin
sevgililer gününü kutlayan belediye başkanları örnekleri mevcut.
Avcılar ve avlarındaki “tür” çeşitliliğine birşeycikler
demiyorum artık. Bakın bugün Cumartesi yarın Pazar. Ve uyarıyorum, zaman aleyhinize çalışıyor ey
errkekler!. Soyunuz tükenecekmiş, ben bir şey demiyorum bilim adamları diyor.
Ayrıca sizin türe gene sizin türden, Radikal yazarı Türker Alkan “Cinsi zaif”
diyor. Bizeyse biliyorsunuz “Cinsi
lâtif” diyorlar, bilim adamları, dünyalılar...
Tijen Zeybek
14/11/02