Frida Kahlo: hem hayat hikâyesi
hem de resimleriyle insanı şaşırtan, kendine hayran bırakan bir insan. Yaşadığı
kâbus gibi kazanın bedeninde ve ruhunda bıraktığı tahribatın altından kalkmak
başlı başına zor hatta neredeyse imkânsızken, o bununla yaşamayı başarmak bir
yana inandığı değerler uğruna kavga etmekten de zerre kadar imtina etmemiş bir
kadın, bir güzel insan. Daha sonra kocası olan Diego Riviera ile olan tutkulu
ve bir o kadar da çalkantılı beraberliğindeki tutumuna kafa yormak ve direncine
hayran olmamak elde değil. Sadece bu direncin kaynağına kafa yormak onunla
ilgili her şeyi değilse bile çok şeyi anlamamıza yol açar. Ancak bu kafa yorma
sürecinin sonunda sadece Frida Kahlo’ya dair değil kendimize dair de birçok
yeni soruyu sormak ve yeni cevaplar bulmak sorunuyla ya da şansıyla karşı
karşıya kalmak kaçınılmaz ve en azından benim indimde arzu edilir bir yan
etkidir.
Onun şartlarında bir çok
insan kendini güçsüz, yetersiz hissedip köşesine çekilecekken o hayatla olan
bağlarını daha da güçlendirmiş gibidir. Tam da hayatın, sanatsal ve siyasi
kavganın en önemlisi de deli gibi bir aşkın ortasına atmıştır kendini.
Frida Kahlo'nun hayatı
Meksikalı olan
Frida doğum tarihini üç yıl gecikmeli olarak Meksika devrimine rastgelen 7
Temmuz 1910 olarak kabul etmiştir. Kız kardeşleri vardır Frida’nın ancak hiç
erkek kardeşi yoktur. Bazı kaynaklar babasını memnun etmek için zaman zaman erkek kılığında dolaştığını söyler onun. Ancak
bana göre bu tutumu en azından sadece babasını memnun etmek için değildir. İçindeki
daima kuralların –bunlar tabiat
kuralları bile olsa- sınırlarına dayanıp ötesine geçme arzusu ve isyanının da
bir dışavurumuydu. Bu isyankar ve kural tanımaz ruh halini eserlerinde de
kolaylıkla takip edebilirsiniz. Zaten kendisi de tuvale kendi gerçekliğini
yansıttığını söylemektedir. Bu olağanüstü kadının eserlerini ve hayatını
birbirinden ayırmanın imkânı yoktur. Ve eserleri onun sadece somut hayatının
değil hayal dünyasının da tercümeleridir bir ölçüde.
Frida’nın gene kendi deyimiyle
hayatı boyunca başına iki büyük kaza gelmiştir. Birincisi onu sakat bırakan,
yatağa mahkûm eden ve hayatı boyunca bir çocuk sahibi olmasını engelleyen otobüs
kazasıdır. Kazadan sonra çocuk sahibi olamayacağını öğrendiğinde hayali oğlu
“Leonardo” için bir doğum belgesi hazırlar Frida.
Belgeye göre Leonardo Eylül 1925’te
doğar. Gerçeğe, başına gelen kötü kazanın hayatında yol açtığı geri dönülmez mahrumiyetlere
ilk büyük isyanı ve itirazıdır bu Frida’nın. Doğum kayıt belgesiyle bu itirazı
somutlar.
Yatağa bağımlı olduğu günlerde
babasının aldığı fırça ve tuval, annesinin yatağının üzerine astığı ayna hayata
tutunacak çelikten halatları olur genç kadının. Sırt üstü yattığı
yatağından aynadaki aksini seyredip, orada gördüklerini tuvaline aktarır.
Bütün acılarını ve yoksunluklarını
renklere akıtır. Tuvalde onlarca Frida vardır ve çevresinde dönen hayattan
yüzler, eşyalar ve kendisinden başka hiç kimsenin göremediği nice şeyler. Tuval
onun günlüğü gibidir aslında. İçini döker, öfkesini, acısını, isyanını.
Böylece aylar, yıllar geçer, acılı
tedaviler, ameliyatlar birbirini kovalar. O dehşetli kazadan sonra yaşaması
bile mucizeyken ayağa kalkmayı, ağır aksak da olsa yürümeyi başarır Frida. Ve hayatının
ikinci büyük kazasını yapmak üzere biriyle tanışır; Komünist, Ressam Diego Rivera. Frida
delicesine âşık olur.
Kendisinden yirmi bir yaş büyüktür
Diego. İki kez evlenmiştir ve çocukları vardır. Sanatının yanında güzel
kadınlara olan düşkünlüğü ve iflah olmaz bir çapkın oluşuyla ün yapmıştır. Diego’da
bu çılgın, güçlü ve biraz da vahşi kıza âşık olur. Evlenme kararları büyük
yankı yapar onları tanıyanlar arasında. Çevresindeki hemen herkes gibi Frida’nın annesi de karşı çıkmaktadır evliliklerine ve
aralarındaki ilişkiyi bir güvercin ile filin birlikteliğine
benzetmektedir.
Ona göre Diego “Çok yaşlı, çok
şişman ve daha beteri bir komünist ateist” idi. Aslında Diego Frida’nın
yaslandığı dağ, güvendiği ve kendisinden güç aldığı koca bir doruk idi.
Evlendiler. Çok büyük acılar ce çok büyük mutluluklar yaşadılar. Frida’nın
sağlık sorunları hiç aman vermiyordu. Hiç beklemedikleri bir anda hamile
kalması ise hakiki bir mucizeydi. Ancak gebelik tehlikeli bir düşükle
sonuçlandı. Genç kadın fiziken yaşadığı perişanlıktan çok ruhen yıkıldı. O bebeği
ölümüne istemişti.
Bir yandan bunlarla boğuşurlarken bir yandan da Diego’nun kadınlar
konusundaki arsızlığı Frida’yı kahrediyordu. Kıskançlık içini kemiriyor ve onu
içinden çıkılmaz kederlere boğuyordu. Kimi zaman da Diego’ya olan öfkesini ve
kırgınlığını başka erkeklerin kucağında dindirmeyi denedi. Ancak evlilikleri en
büyük yarayı Diego’nun baldızıyla yaşadığı ilişkiden dolayı alır. Frida
kahrolmuştur. Kendisini iki taraflı bir ihanete uğramışlık içinde hisseder.
Ayrılırlar. Frida kızkardeşini affetse bile Diego’yu bu sefer affedememektedir.
Boşanırlar ancak birbirlerine olan aşklarını bitiremezler.
O dönem Meksika’da sürgünde olan Troçki’yi evinde misafir eder
Frida. O’nunla bir ilişki yaşadığı anlatılır daha sonra. Öyleyse de asıl aşkı
hâlâ Diego’dur ve hep o olmuştur. Onlar sadece birbirlerinin âşığı
ya da karısı kocası değildiler. Onlar birbirlerinin annesi, babası, kardeşi,
sevgilisi,
yoldaşı, meslektaşıydılar da aynı zamanda. Hayatın
neredeyse tüm boyutlarına uzanan bir aşk haliydi onlarınki. Kimselerinkine benzemeyen. Başkalarıyla
sevişseler de hiç kimseyi birbirlerini sevdikleri gibi ve kadar sevmediler.
Frida resim yapmayı hiç bırakmadı.
Hastayken de, hastanedeyken de, kocasıyla korkunç bir kavganın içindeyken de ve
mutlu günlerinde… hep resim yaptı. Amerika’da ve Fransa’da sergilere katıldı.
Kendi ülkesindeki ilk kişisel sergisinde rahatsızlığı bir hayli sorun olmaya
başlamıştı ve yatağa bağımlıydı. Doktorlar sergisinin açılışına kesinlikle
gidemeyeceğini bildirdiler. Ancak bu Frida’yı durduramazdı ve durduramadı.
Yakınları çareyi onu yatağı ile birlikte sergi salonuna taşımakta buldu.
Yatmaktan bıkmıştı. Ölümden
sonrası için yatarak yeterince vakit geçirdim, cesedimi yakın diyordu gülerek.
13 Temmuz 1954 tarihinde göçtü Frida. Gömülmedi. Dediği gibi oldu; yakıldı. Külleri şimdi müze olan evi Mavi Ev’de sergilenmektedir.