1- Türkiye’ye
ilhak olmak
2- Kıbrıs
Devletine ortak ya da yama olmak
3- Bir
devlet ilan edip TC’nin kucağına vermek
Üç haysiyetsiz ihtimal. Üçü de karaktersiz. Üçü de kolaycı.
Üçü de bağımlı. Üçü de bir başka iradenin oluruna kalmış. Üçü de korkak. Üçü de
yılgın. Üçü de zavallı. Üçü de yalan dolan. Sırayla gidelim.
Birinci ihtimal hiç olmadı. Kıbrıs Türkü taksim dedi ama
hiçbir zaman ilhak demedi. Ama bu sakıncalı hayalin sahipleri endazenin bir
tarafına KKTC’yi diğer tarafına gayrimeşru çocukları olan ilhakı koydukları
zaman hep gayrimeşru çocukları ağır bastı. Ondan yana tavır aldılar.
İkinci ihtimalin peşinden koşanlar çoktur. Bunlar genellikle
birinci ihtimale muhalefet ettiklerini sanarak alternatif olarak ortaya Rumcasını
koyuyorlar. Ortaklığa aklımız yatmıştı. Bizim, yani Kıbrıslı Türklerin. Amma ve
lakin Rumların aklına bu iş hiç yatmadı. Ne dün, ne de bugün. Ol hikâye ondan
ibarettir. Rumlara AB’ın, ABD’nin ya da BM’nin baskı yapmasını ve onlara
baskıyla bir çeşit ortaklığı kabul ettirmesini isteyenler 1960’a bakmayı
reddediyorlar. 1963’e bakmayı reddediyorlar. Yirmi Temmuz’a lanet edip, 15
Temmuz’u olmamış sayıyorlar. Feci bir akıl karışıklığıdır ki o akıllar
itinayla, kurslar, burslar, eğitim seminerleriyle kazandırılmıştır kendilerine.
Üçüncü ihtimali yaşıyoruz. Her gün daha aleni, her gün daha
saygısızca, daha utanmazca, daha arsızca. Azarlanarak, tartaklanarak, itilip
kakılarak.
Oysa bir ihtimal daha var.. Şarkıda olduğu gibi bize
sorabilirsiniz “O da ölmek mi dersin?” diye. Biz de “Belki” diye cevap veririz.
Ama değmez mi? Yunanistan ve Türkiye ne kadar bağımsız ise en az o kadar
bağımsız bir devletin sahipleri olarak yaşamak idealinin peşinde koşmak, o
ideal için Kuzeyle de Güneyle de kavga etmek, hak edilmesi gereken, kutsal bir
meziyet olan bağımsızlık için değmez mi? Ancak kimse yorulmak istemiyor. Kimse
düşüp dizlerini kanatmak istemiyor. Kimse sokağa çıkıp kirlenmek istemiyor.
Kimse oturduğu koltuklardan kalkmak istemiyor. Hükümet edenler bağımsızlık ya
da onur ve saygınlık peşinde değil son model Mercedes peşinde olduğu için,
paragözlüklerinden, bulundukları makamı hak edecek niteliklerden yoksun
olduklarından dördüncü ihtimalin peşinden koşan yok. Gerçekçi olup imkânsızı
isteyen de. Oysa biz Tayyip beyin temmuz ziyaretinden önce yazmıştık
pankartımıza. Ondan çok önce de dillendirmiştik. Ne TC’ye biat ederiz ne de
Rum’a yama oluruz, demiştik. Onlar da bize siz kimsiniz, demişlerdi. Biz de biz
“biz”iz, asıl siz kimsiniz demiştik.
Bize dayatılan üç ihtimalin üçünü de reddediyoruz.
Bizi TC hükümetlerine şikâyet eden, maaşlarımızdan ekonomik
kriz nedeniyle kesinti yapan, ücretleri donduran, asgari ücrete üç kuruşluk
artışı çok gören ama kendileri bizim paralarımızla saltanat sürenleri ve bu
gidişe dur demek için değil sadece subaşına kendileri geçmek için sıranın
kendilerine geleceği günleri ellerini ovuşturarak bekleyenleri, kurdukları ve devamına
talip oldukları bu düzenle birlikte külliyen REDDEDİYORUZ.
Tijen Zeybek - Mart, 2012