26 Haziran 2021

 

Bir türlü bitmek bilmeyen, insanın içini ezen, batmak bilmeyen, saldırgan bir güneşin tepemizde sallanıp durduğu o uzun günlerden birindeyiz yine. Dünya, ıslak, sıcak, terli, tozlu bir aleme yuvarlandı sanki. Hani döne döne vardı sanki bir yere. Bu yerde mevsimler yok, bu yerde yağmurlar yok, mavi gök yüzüne sere serpe dağılmış bulutlar yok... Burası sürgünlerin yeri olmalı. Burası, olsa olsa... gurbet olmalı.

16 Ocak 2017

soğuk -1



soğuk -1
kocamandı gözlerin
kocaman yüreğin
geldin ısındı içim
gidiverdin apansız
buz kesti evim

hazin




ah ne hazindir solması gülün
açması tomurcuğun ne hazin.
açmasa solmayacak oysa
gene de açar ve yaşar dipdiri
gün doğumundan gün batımına

10 Ocak 2017

soğuk

koyduğun gibi
kor parçamı
avuçlarıma
alıp, gittin
uzaklara


8 Kasım 2015

uzak düşünceler...


kimse başını kaldırıp bakmazsa gökyüzüne, gökyüzü neden masmavi olsun ki. neden yüklensin bulutlarla. neden şenlensin kuş çığlıklarıyla. kimse kaldırıp başını dikmez ise gözlerini ufuğa, görmezse kızıl kıyamet doğuşunu, batışını güneşin, uzağın yakını, gecenin gündüzü, karanın akı doğurduğunu bilmez ise neden dönsün ki dünya. kimse kaldırıp başını bakmaz ise enginlere, görmez ise denizin tuzunu, suyunu... görmez ise dalganın coştuğunu bazen de uyuduğunu, neden ada olsun ki ülkemiz, neden nennilesin bizi deniz.